Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

'Çöp Kamyonu Kanunu'

Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu. Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı. Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Ve gerçekten çok arkadaşçaydı. Sordum: 'Neden bunu yaptığınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.' Taksi şoförü bana, simdi 'Çöp Kamyonu Kanunu' dediğim şeyi öğretti. Şoför pek çok insanin çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktak

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI ***********

ekip

Einstein * Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim. * Sağduyu 18'inize kadar edindiğiniz önyargılar toplamıdır. Schopenhauer * Der Mensch kann was er will; er kann aber nicht wollen was er will. * İradenin arzuları: Tatmin edilmemiş bir arzu bizi özlemle dolu olarak bırakır, tatmin edilen bir arzunun yerini bir yenisi alıncaya kadar da can sıkıntısı yaşanır. İradenin egemenliğinden kurtulmanın tek yolu estetik beğeniye layık bir nesnenin üzerinde derinlemesine yoğunlaşmaktur. * algı perdesi-peçesi * a pasterior - deneyim sonrası (bilgi) * tabula rasa - boş sayfa met üst * Erişim burada bitiyor arkadaşlar. Bundan sonrasına ktunneller devam edeceğiz. * Dünya uzatmaları oynuyor. "Bize ayrılan kürenin sonuna geldik." * Doğarız, çünkü anneler bebk ister. Ölürüz, çünkü çok fazla kırmızı et yeriz. * Ha gurbette kalmışsın ha kahvaltı masasında karpuzdan uzak kalmışsın. 2si de aynı şey bence. * Biraz daha bağır, Çin'de seni

stay hungry, stay foolish & last lecture

Noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz. Onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor. Bir şeye güvenmelisiniz: Tanrı'ya, kaderinize, hayata, karmaya, herhangi bir şeye. Çünkü noktaların ileride birleşeceğine inanmak size kalbinizin sesini dinleme rahatlığını verir. Her gününü hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın. Kimse ölmek istmez. Hatta cennete gitmek isteyenler bile oraya gitmek uğruna ölümü göze almak istemezler. İnsanın kısa süre içinde öleceğini bilmesi, yaşantısına damgasını vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. Çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları, tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir. Yalnızca ölümdür önemli olan. Öleceğini hatırlamak, kaybedecek bir şeyler olduğu düşüncesini yok etmenin bildiğim en iyi yoludur. Steve Jobs http://www.dailymotion.com/video/x3j81k_steve-jobs-ac-kal-budala

menekşelendi sular-Zeki Müren

Makam: Nihâvend Usûl: Sofyan Beste: Sâdeddin Kaynak Güfte: Vecdi Bingöl Menekşelendi sular, sular menekşelendi Esmer yüzlü akşamı dinledim yine sensiz Leylâk pırıltılarla bahçeler gölgelendi İnledi yine bülbül, olmazmış gül dikensiz Dikensiz gül olmazmış, çilesiz bülbül, Ayşe Her kuş bülbül olmazmış, her çiçek de gül, Ayşe Ne bülbül gülü sevdi seni sevdiğim kadar Ne böyle seven gönül, ne de senden güzeli var İçli bir özleyişle bırak beni yanayım Gözlerinde gördüğüm rüyama inanayım

Safım belli olsun!

Rivayet odur ki, Nemrut İbrahim peygamberi (as) ateşe atacağı zaman herkesten ateşe odun taşımalarını istemiş. Bundan maksadı da Hazreti İbrahim’e düşman olanlarla O’na taraftar olanları tespit etmekmiş. Herkes olanca gücüyle ateşe odun taşırken, küçük bir karınca ağzına aldığı bir damla suyla yola koyulmuş. Karıncayı görenler, nereye gittiğini sorduklarında, “İbrahim’in ateşini söndürmeye gidiyorum.” demiş. Etrafındakiler karıncaya alaycı gözlerle bakmışlar ve “Senin gücün o ateşe kadar yürümeye yetmez. Hem ateşe ulaşsan da alevleri gözleri bulan bu ateşi senin bir damla suyun mu söndürecek?” diye sormuşlar. Bahtiyar karınca hepimize ders olacak şu cevabı vermiş: “Bu suyun ateşi söndüremeyeceğini ben de biliyorum. Ama bir Allah dostuna yardım etmenin, böyle bir zamanda safını belli etmenin şerefi bana yetmez mi?” *********************

Beggin'

Put your lovin' hand out, baby I'm beggin' Beggin', put your lovin' hand out, baby Beggin' you, put your lovin' hand out, baby Ridin' high when I was king Played it hard and fast cause I had everything Walked away, wonderin' then But easy come and easy go and it would end I'm beggin' you, won't you give your hand out, baby Beggin', put your lovin' hand out, baby I need you to understand That I tried so hard to be a man The kind of man you'd want in the end Only then can I begin to live again An empty shell I used to be Shadow of my life is hangin' over me Broken man that I don't know Will leave it standing, devil's dancing with my soul Beggin' you, won't you give your hand out, baby Beggin', put your lovin' hand out, baby I'm fightin' hard to hold my own No, I just can't make it all alone I'm holdin' on, I can't fall back Now that big brass ring is a shade of black I'm be

Hayat

Hayatta öyle anlar vardır ki, birini çok özlersin ve ona sarılıp kollarında sıkmak için rüyalarından çıkarmak istersin! Bir mutluluk kapısı kapandığında bir diğeri açılır, ama biz kapanan kapıya bakmaya devam ederiz ve önümüzde yeni açılan kapının öneminin farkında bile olmayız. Çok güzel bir geleceğin yolu, geçmişi unutma zorunluluğundan geçer. Eğer geçmişte yaptığın hataların ve kalbini yaralayan olayların üstesinden gelemezsen hayatta ilerleme yapamazsın. Sana gülmeyi aşılayabilecek birini bulmalısın. Zira kederli bir gününü en güzel şekilde geçirebilmen için böyle biri yeterlidir. Kalbini coşku ile dolduracak birini bulmalısın. Hayatını dolu dolu yaşa. Başkaları göz yaşlarına boğulsalar bile,sen yüzünden tebessümü eksik etme. Şanslı olanlar sadece iyinin iyisi değildirler. Onlar sadece yollarına çıkan güzel şeyleri ararlar. ************

hapiste yatacak olana bazı öğütler

dünyadan memleketinden insandan umudun kesik değil diye ipe çekilmeyip de atılırsan içeriye yatarsan on yıl on beş yıl daha da yatacağından başka sallansaydım ipin ucunda bir bayrak gibi keşke demeyeceksin yaşamakta ayak direyeceksin. belki bahtiyarlık değildir artık boynunun borcudur fakat düşmana inat bir gün fazla yaşamak. içerde bir tarafınla yapyalnız kalabilirsin kuyunun dibindeki taş gibi fakat öbür tarafın öylesine karışmalı ki dünyanın kalabalığına sen ürpermelisin içerde dışarda kırk günlük yerde yaprak kıpırdasa. içerde mektup beklemek yanık türküler söylemek bir de bir de gözünü tavana dikip sabahlamak tatlıdır ama tehlikelidir. tıraştan tıraşa yüzüne bak unut yaşını koru kendini bitten bir de bahar akşamlarından. bir de ekmeği son lokmasına dek yemeyi bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. bir de kim bilir sevdiğin kadın seni sevmez olur ufak iş deme yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir içerdeki adama. içerde gülü bahçeyi düşünmek fena dağları deryaları düşünmek i

THOSE WERE THE DAYS

Once upon a time there was a tavern Where we used to raise a glass or two Remember how we laughed away the hours Think of all the great things we would do Those were the days my friend We thought they'd never end We'd sing and dance forever and a day We'd live the life we choose We'd fight and never lose For we were young and sure to have our way. Then the busy years went rushing by us We lost our starry notions on the way If by chance I'd see you in the tavern We'd smile at one another and we'd say Those were the days my friend We thought they'd never end We'd sing and dance forever and a day We'd live the life we choose We'd fight and never lose Those were the days Oh yes those were the days Just tonight I stood before the tavern Nothing seemed the way it used to be In the glass I saw a strange reflection Was that lonely woman really me? Those were the days my friend We thought they'd never end We'd sing and dance forever and a day

HAYATINIZ, SEÇTİĞİNİZ KADINDIR..

Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale: - Hayatını bağışlarım ama bir şartım var, der. 'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim. Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni der. General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kafdağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir. Günlerce gecelerce at koşturur , cadıyı bulur ve sorar - Kadınlar hayatta en çok ne ister? Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur cinsten değil..... - Evlen benimle! O zaman öğrenirsin ancak istediğini... Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit'e ve: - Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!. Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıyada evlenmek için söz vermiştir. Neyse evlenirler. İlk gece General bir bakar ki, o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada. Konuşur cadı: - Benim kaderim böyle. Günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğe

DERS ALINMIŞ BAŞARISIZLIK EN BÜYÜK BAŞARIDIR.

Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır. En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir. Bütün komşularını yardıma çağırır. Herbiri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser. Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftci kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır. Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır! Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; her türlü pislik ile. Kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir. Sıkıntılarımızın herbiri bir adımdır. En derin kuyulardan bile yıl

sörf edememiş

* Seyit Ali Aral: Ebeveynler çocuklarının eğitimiyle ilgilendiği kadar; uçurtma yapıp uçurması, topu en az on kere kaydırması, hakkını korumak için kavga etmesi, süper balıklama atlaması, dipten kum çıkarması, yakan top, istop, kukalı saklambaç oyunlarında kalifiye olmasından da sorumludurlar. * Hiçbir şey hiçbir şeyin yerini tutmadığına göre her şeye sahip olmak lazım. Cesar Pavese * existential angst * Sürgün: Hem sev hem terket. V.Ö. * el tapeo-bardan bara gezme-isp * noch nicht * Aşk seni bulabilir de, uzakta durabilir de.. Samimi oluyor derken tuzaklar kurabilir de... * Kısaca yazmak, uzun uzun akılda tutmaktan iyidir. KONFÜÇYÜS * Atalım bütün acıyı kalpten, şüphen olmasın deli yürekten, omzumdaki iki melekten, biri aşk için biri huzur.. * Mütevazı insanlar, değersiz olduklarını düşünmezler. Yalnızca kendileri hakkında düşünmeyi değersiz bulurlar. * Çocuklar öğütlere kulaklarını kapatır, ama örneklere gözlerini açarlar. Peter BURWASH * Daha iyi olmaya çalışmayın, iyi olarak da kal