Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Milyon kere Ayten

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum Ayten üstüne Saatim her zaman Ayten'e beş var Ya da Ayten'i beş geçiyor Ne yana baksam gördüğüm o Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz Günlerden Aytenertesidir Odur gün gün beni yaşatan Onun kokusu sarmıştır sokakları Onun gözleridir şafakta gördüğüm Akşam kızıllığında onun dudakları Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz Onu siz de seversiniz benim gibi Ama yağma yok Ayten'i size bırakmam Alın tek kat elbisemi size vereyim Cebimde bir on liram var Onu da alın gerekirse Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar Parasızlık da bir şey mi Ölüm bile kötü değil Aytensizlik kadar Ona uğramayan gemiler batsın

Tatlı!..

Dünyada en tatlı şey Kadın bir, meyva iki İkisi birbirine Öylesine benzer ki. . Kadın var, can eriği, Kah tatlı, kah buruk. Kadın var, üzüm gibi, Yenir olsa da koruk! Kadın var, vişne gibi, Reçel yap tabak tabak. Kadın var, karpuz gibi, Yandın çıkarsa kabak Kadın var, kestanedir, Kış mevsimine sakla, Kadın var, kavun gibi, Aman alırken kokla! Kadın var, incir gibi, Kuru yenir, yaş yenir. Kadın var, muz gibi, Soya soya yenilir. Kısaca her kadının Benzeri bir mevyadır. Ama nikah masasında Evet! diyen erkeğin Yediği hep ayvadır... Ümit Yaşar OĞUZCAN *********************

evde-keyifle

* calm and queasy-carmen queasy * münker vs nekir * İklimi değiştirme, sistemi değiştir. * Ezan dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez. * İyi arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremezsin ama her zaman orada olduklarını bilirsin. * Mum-Işığın nerden geldiğini söyle? Söndürüyor-Sen bana nereye gittiğini söylersen ben de sana nerden geldiğini söylerim. * Kaç bekliyorsun? 70. Yetmemiş. * Bana ucuz mu diyosun? Ama sen bedavasın. * Zihin, gerçek bir deneyim ile hayal edilip canlandırılan bir iç deneyim arasındaki farkı çok iyi algılayamaz. Dr. Maxwell Waltz * Korkularini güce dönüştür. * Hep neşeli ve iyimser olan insanları sürekli bedbaht olanlardan ayıran şey, yaşam koşullarının nasıl yorumlandığı ve değerlendirildiğidir. Robin S.Sharma * Nehrin kenarında yeterince oturursan düşmanlarının ceseterinin su üzerinde yüzdüğünü görürsün. Sun Tzu (yüzmeye hazır ol...) * Hikayende bir mutfak süngerindekinden daha fazla boşluk var. * Yardım edecekse, emir olarak kabul edebilirsin. * Soru

Yorum Korkusu

Gitmek geçse aklımdan Hemen yorum Nereye, nasıl, ne zaman? oysa ben vazgeçtim. Uyu yorum Demek geçse aklımdan git Git mi yorum Kime, nerde, ne zaman? Oysa ben haddim mi? Uyu yorum Ne gitmek gelir aklımdan Ne de git demek Eli kolu bağlı ben, ağzı dili bağlı Yaşa yorum Sevin emi yorum . Behçet Necatigil ***********************

BİLMEK, DÜŞÜNCE İLE DENEYİMİN SONUCUDUR...

"Ben bilirim"cilere ithaf edilir... Öğrenme psikolojisinde en akıllı yol, söylenilmek istenileni, gene kendi hasmına söyletebilmek - yedirebilmektir. Ancak bunu yaparken de amaçlanan görüşü, hasmın kendi görüşü haline getirmek hünerini gösterebilmektir. Kısaca sonuca ulaşıldığında, hasım neyi yediğinin farkına bile varmamalıdır. Hikayeye göre, bir Alman, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek konusunda iddiaya tutuşurlar. Alman önceliği alır, hardalı topak yapar ve köpeğin ensesinden tutarak zorla ağzına tıkar. Hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır. İtalyan hemen atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak parçalar halinde bölerek, köpeğe yedirmeğe çalışırsa da, hayvanın ağzı gene yandığından o da başaramaz. Fransız da, konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşırsa da, bu uygulama ile de bir sonuç alamaz. Sıra İngilize geldiğinde, İngiliz, önce köpeği okşa

bir kadın... her kadın...

Bir kadın hiç istemese, ihtiyacı olmasa bile istediğinde evden ayrılıp kendine ev kiralayacak kadar paraya sahip olmalı. Bir kadın giyecek mükemmel 1 şeye sahip olmalı ki patronu ya da hayallerinin aşkı bir saat içinde onu görmek istediğinde hazır olsun. Bir kadın dönüp baktığında hoşnut olduğu bir gençliğe sahip olmalı. Bir kadın yaşlandığında anlatmayı dört gözle bekleyeceği yeterince ilginç bir geçmişe sahip olmalı. Bir kadın bir tornavida setine, bir kablosuz matkaba ve bir siyah dantelli sütyene sahip olmalı. Bir kadın onu her zaman güldüren ve onun ağlamasına izin veren bir arkadaşa sahip olmalı. Bir kadın daha önce ailesinde kimseye ait olmayan iyi bir mobilyaya sahip olmalı. Bir kadın misafirlerini şereflendirecek sekiz eş tabak, ayaklı şarap kadehi ve yemek tarifine sahip olmalı. Bir kadın kaderini kontrol edebileceği duygusuna sahip olmalı. Her kadın kendini kaybetmeden aşık olmayı bilmeli. Her kadın bir işi bırakmayı, bir sevgiliden ayrılmayı ve arkadaşlığa zarar vermeden

vatandaştan rte'ye

*Denizlili bir vatandaşın Başbakan Erdoğan'a * *ithafen yazdığı şiir: * *" 'İrecep Bey!..'* *'İrecep bey sen bize, meydanlarda söz verdin.* * Memleketi düzlüğe, götcem dedin götmedin.* * Garşımızda safilce, boynun büküp durdun,* * Haydut, hırsız, haksıza, çatcem dedin çatmadın.* *Müslümanız çok şükür, Batıyınan işimiz* * Olmaz bizim, bizlere yeter gendi aşımız,* * Dedin emme, sayende, tasmalandı başımız,* * IMF cavırını, atcem dedin, atmadın.* *Kerkükte gızanları, Kürde teslim eyledin,* * Türk'e vurana güldün, vurulanı payladın,* * Bir ara sevindiydik, böyük laflar eyledin ,* * Kerkük gırmızı çizgim, gitcem dedin gitmedin*. *Bizden oy ister iken, cavırlara hep çattın,* * Denizli meydanında, bol bol palavra attın,* * Amerika'ya karşı, söyle bakam, ne ettin,* * Çilli horozlar gibi, ötcem dedin ötmedin*. *Push denen o pis cavir, şeyhin mi oldu senin,* * El pençe divan durdun, her lafına sen onun,* * Bir tek vatansever yok, hain dolu dört yanın,* * Memleket dav

düşünelim

Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamaml

İbne Kadı

Yaşlı ve zengin bir adamın hepsi birbirinden zeki 3 oğlu varmış. Birgün amansız bir hastalıkla yatağa düşen yaşlı adam verasetini açıklamak için oğullarını yanına çağırmış. - 'Oğullarım benim vaktim geldi artık, ecel kapıda. Ben ölünce tabi ki mallarımın hepsi sizin ve siz çok zekisiniz, ama siz mallarımı bölüşeceksiniz diye, birbirinize düşmemeniz için şehrin kadısına gidin. O kadıya benim selamımı söyleyin, o size mirası bölüştürür.' Ve adam ölür. Oğulları da babalarının isteği üzerine, kadıya gitmek için yola düşerler. Tabi yeşillik yerlerden, gölden, yağmurdan, çamurdan falan geçerler. Derken önlerine bir adam çıkar ve bizim 3 biradere sorar; - 'Efendiler, ben devemi kaybettim siz yolda bir deve gördünüz mü?' der. Büyük kardeş sorar; - 'Tek gözü kör müydü?' Adam 'Evet' der. Ortanca kardeş sorar; - 'Kuyruğu kesik miydi?' Adam 'Evet' der. Küçük kardeş sorar; - 'Bir ayağı topal miydi?' Adam ona da 'Evet' der. Bu sorularda

Can Yücel Efsaneleri

Üstad bir gün devlet büyüklerine bir şiirinde isim vermeden 'Hepiniz götsünüz' dediği için mahkemeye çıkarılır. Hakimin karşısına palas pandıras her zamanki haliyle gelir ve elindeki kalın TDK sözlüğünü açar. - Hakim bey 'P' harfine bakalım, Türkçe'de 'popo' diye bir kelime var mı? Yok.. Peki 'K'ye bakalım, 'kıç' var mı? O da yok.. Bir de 'G'ye bakalım, 'göt' var mı? Evet göt kelimesi TDK sözlüğünde var.. Demek ki sayın hakim, bu memlekette göte göt deniyor!!! der ve beraat eder. Can Baba Boğaziçi Üniversitesi'nde konferans vermektedir. Öğrencilerden biri el kaldırıp sorar, - Can baba neden bütün büyük aşk şairleri erkek? Kadınlardan aşk şairi çıkmaz mı ?? Can Baba kendi üslubu ile yanıtlar: - Ne bileyim ulan, biz s.kimizle mi yazıyoruz şiiri? Türkiye İşçi Partisi'nin komünist zamanlarında bir tüzük toplantısında herkesin komünizmi anlatmaya çalıştığı, şöyle olsun, böyle olsun dediği bir toplantıda Can Baba ayağa kalka

ASIL NEDEN!

Tanrı, bütün kadınları bir araya toplamış; Musa, Isa ve Muhammet'ten bu kadınları paylaşıp kendi cemaatlerini oluşturmalarını istemiş. Önce en kidemlileri olarak Musa, içlerinden en zekilerini ve en açıkgözlerini seçmiş ve Yahudi cemaatini oluşturmuş. Daha sonra İsa en guzellerini almış ve Hristiyan cemaatini oluşturmuş. Sıra Muhammet'e gelince, geride kalanlara söyle bir bakmis ve bezgin bir sesle: 'Örtünün!...' demis, Allah kahretsin 'Örtünüüüünnnnn!!!' ***********************

Kapat gözlerini

Günün birinde yolu bir dergaha düşen kendi halindeki adam, dergahta, bir Mevlevi ile bir Bektaşi'nin oturmuş sohbet ettiklerini görünce dayanamaz ve yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır ve dergahı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini söyler. Mevlevi ve Bektaşi erenleri başlarlar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışırlar. Zavallı adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giydikleri giysilere takılır. Mevlevi'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de örtmekte, kapatmaktadır. Bektaşi'nin giydiği kıyafette ise tam tersi bir durum vardır. Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta bileklere kadar açıktır. Bu duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister. Büyük bir merakla, önce Mevlevi'ye sorar: "

The Ant Philosophy by Jim Rohn

Over the years I've been teaching kids about a simple but powerful concept - the ant philosophy. I think everybody should study ants. They have an amazing four-part philosophy, and here is the first part: ants never quit. That's a good philosophy. If they're headed somewhere and you try to stop them; they'll look for another way. They'll climb over, they'll climb under, and they’ll climb around. They keep looking for another way. What a neat philosophy, to never quit looking for a way to get where you're supposed to go. Second, ants think winter all summer. That's an important perspective. You can't be so naive as to think summer will last forever. So ants are gathering in their winter food in the middle of summer. An ancient story says, "Don't build your house on the sand in the summer." Why do we need that advice? Because it is important to think ahead. In the summer, you've got to think storm. You've got to think rocks as you

EZEL

Sadakat Ne menem seydir bu sadakat Sadakat Sır saklamak mıdır, sessiz kalmak mıdır Kıyametin kopacağını bile bile Ölüm gibidir sadakat Pazarlığı olmaz Bir kere çizgiyi geçtin mi Yoktur dönüşü! Ne umutlar fısıldarsa fısıldasın sana Hayat çeker gider Sadık kalmaz sonunda! Ama kötülük öyle mi Hep yanıbaşındadır insanın Sözler verilir, sözler unutulur Gun gelir ihanet eden sadakat ister Sadaka gibi verilmez sadakat Isteyen hepsini ister! Sevdiğine sadık kalan adam, kendinden vazgeçebilendir! Sadakat sevdiğinin kalbini çıkarıp avucunda tutmaktır Ama sadakat gerektiğinde o yüreği fırlatıp yere atmaktır Sadakat ya birine doğru koşmaktır ya birinden kaçmaktır Sadakat erdem değildir aslında, sevgiden kör olmaktır Hep kaçtığın şeye, eninde sonunda yakalanmaktır sadakat Yemin etmeden bir daha düşün çünkü Sadakatla başlayan herşey, ihanetle biter! * Sadakat hissedildiği kadar vardır. Kimi zaman bir aferin yerken kimi zaman bu devirde ne gerek var diye tokat gibi çarpandır. ------------ Aşk mı? İnt

poetika

* Kaanozler: Boğazda dolaşan bir vapur olsam, çalışsam Bebek-Hisar aras, balıkçılara baksa yüzüm, köpüklense arkamdan yılların umarsızlığı. Bir vapur olsan... Gideceği yer sorulmayan. Boğazda bir balık ben olsam, tutsam kovadan sıçrayıp vapura binsem, sen vapur olsan yine de sevmezsin beni. Yine kalktım. Yarım yumalak uykularımda delik deşik tutarsız ruyalar biriktirdim. Anın beklenen büyüsü değince sime, örtüldü yarım yumalakların üstüne. Rüzgar kutupyıldızından kopup dokununca birikmişlere, çıktı su yüzüne aşık olduğum kelime. Uyuya kaldım, seni sevdigimi yeniden fısıldayarak içime. Işıklar soner, yıldızlar unutur ben. Yalnızlığım ölesiye kanar. Benden başkasını görmez olur gözün, bu kalp birgun seveceğini sanar. Etrafında binlerce gereksiz, seni sen yapmaktan korkar sebepsiz, hep bir sonranı baltalar nedensiz, sen diye sayıklarken nefessiz. Birgun habersiz cıkıp gidersem, beni ozlemeyeceğini bilirsem, yalnızlığım sana emanet, ciceklerimiz solmasın, artık kaybetmek olmasın, anılardan

takımdan ayrı......

* CNN Interviewer: Does anybody see you relaxed? Karl Lagerfeld: You see, I'm beyond relaxation. * Bir sır daha var, çözdüklerimden başka Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye! Bir şey daha var, bütün yaptıklarından başka * Fedakarlik yapilmasi gereken zamanda yapilmazsa sonradan yasanan tum pismanliklar bosuna. * Kızım bina okur, doner doner bi daha okur. * At pisliğindeki arpalar yendi. * İnsan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar yapabilir. * Yalnız benden aşağı olan beni kıskanabilir veya nefret eder. Ne kıskandım, ne nefret edildim; çünkü kimseden üstün değilim. Yalnız benden üstün olan beni övebilir ya da hor görür. Ne övüldüm, ne de hor görüldüm; çünkü kimseden aşağı değilim. * You trick your lovers That you're wicked and divine You may be a sinner But your innocence is mine * Remembering everything touched your life a little bit could be a little harder than you would think! * Always blame the last beer for the hangover in the m