Ana içeriğe atla

life sucks

* Türkiye'nin 3 G'si: G-string, gobek, gogus...
* Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir. "Neredesin" yerine "ben buradayım" diyendir.. "Nasıl yaparsın" yerine "niye yaptığını anlıyorum" diyendir. Ve aşk "keşke" yerine daima "iyi ki" diyendir!
* Gel gel, defile buldum.
* Boş bir sinema salonunda oynuyor, tek başına çektiğim siyah, beyaz sessiz son film. Ne kuşları seyreden kedi kadar heyecanlıyım artık ne de o kuşlar kadar salak ve kendine hakim. Kamera stop! Yalnızlığıma kapalı gişeyim...
* Yürüyen bir aptal, oturan iki akıllıdan daha çok yol alır.
* Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler mani olur diye düşünürüm. Engelleri ortadan kaldırdım mı iş kendi kendine yürür. Mustafa Kemal ATATÜRK
* Seni seviyorum, inan bana...
-Beni sevdiğine dair kanıt göster.
* Kanıt inancı öldürür. Eğer kanıt gösterirsem seni sevdiğimi bilirsin. Ben “seni sevdiğimi bilmeni” değil, “seni sevdiğime inanmanı” istiyorum..
-Neden?
* Çünkü bilmek beyinle inanmak kalple yapılan iştir. Kalbini beynine tercih ederim...
* Dün geçti, yarın var mı? Gençliğe güvenme, ölen hep ihtiyar mı?
* Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır:
1 Nedensiz yere mutlu olmak,
2 Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak,
3 Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak.
* Kurbağadan olma bir "Prensin" canı eninde sonunda sinek çeker.
* Kopan bir ipe sımsıkı bir düğüm atarsanız, ipin en sağlam yeri artık bu düğümdür. Ama ipe her dokunuşunuzda canınızı acıtan tek nokta yine o düğümdür.
* Düşünmeden konuşmanın cezası, konuştuktan sonra düşünmeye mahkum olmaktır.
* Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat hiçbir şeyin değerini bilmeyen kimsedir. Oscar Wilde
* Kendini bir şey zannetme. Toprağın altı, kendini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu.
* Elinden bir bardak su içmek değil niyetim, suyu bir ömür ellerinden içmek isterim.
* Duydum ki kapıma gelmiş, tokmak olmadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. Bilmez misin, kalp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; o ancak içeriden açılır. Mevlana
* Fıkra:
Dünyanın en ünlü bira fabrikalarının patronları toplantının yapıldığı otelin barına ugramis. Corona'nın patronu gelmiş, barmene seslenmiş:
- Çek bir Corona!
Bir süre sonra Budweiser'in patronu bara yanaşmış:
- Ver bir Bud!
Miller'in patronu bara oturmuş:
- Miller!
Ardından Efes Pilsen'in patronu bara gelmiş:
- Bir cocacola lütfen.
Diğer patronlar kendisine hayret dolu gözlerle baktığında şu cevap gelmiş:
- Madem hiçbiriniz bira içmiyorsunuz, katılayım dedim..
* Adam olana can, it olana sahip, şerefsiz olana bela olurum.
* Yükselmek için düşmek, arınmak için kirlenmek, cıkmak için batmak lazım. Yeniden doğmak için ölmeli insan bir kere... Ruh olmak için teni yakmalı kadın. Böyle yazılmış benim yazgım. Kutsal kitaplarda böyle gececek adım. Yazgıma ben nasıl baş kaldırırım. Nazan BEKİROĞLU
* Söküklerini dik sözlerinin, dilini kalbine yanaştır; dilinle söylediğini kalbinle de söyle. Dikiş tutmuyorsa şayet, söylenmeyi bırak; sus, kalbinden geçmeyeni diline değdirme. Mevlana
* Her şeyi hesap et, hesap edemediğin bir şey çıkacak karşına. Dayı
* Oy derya kara derya oy suları kıpırdaşır
Ha bu kız bazen kuzu da suyu bazi karişur
* Kadınlar asla yaşlanmaz, erkeklerin gözleri bozulur.
* Kendimle aramda ben uyuşmazlığı var.
* Hayatta hep benim gibi insanlar olsa, hayat bayram olsa.
* Yumurtaya can veren Allah'ım. Yeşil biberi nasıl yarattın? Müslüm Gürses
* Susmak bazen kabullenmek değildir, anlayabilene cevaptır!
* Bu Salı sallanır mı?
* Sıkıntıdan yana sıkıntı yok.
* If you find yourself alone, riding through green fields with the sun on your face, do not be troubled, for you are in elysium, and are already dead.
* What we do in life echoes in eternity. Maximus
* Platon ne der: " Para kazanmak icin sagligimizi kaybederiz, kazandigimiz parayi da kaybettigimiz sagligi kazanmak icin harcariz. Saglik da gelmez, para da gider.
* Ben varsam ölü olma halim yok, ben ölüysem hayat yok. O zaman bu dunyayi burada, o dünyayi da orada yasamali der, icer de icerler.
* Keşke hep küçük kalsaydım da en büyük yarayı dizimdeki sansaydım.
* Gözlerin arasındaki ilişkiyi biliyor musun?
Onlar birlikte göz kırparlar, birlikte ağlarlar.
Her şeyi birlikte görürler ve birlikte uyurlar.
Buna rağmen asla birbirlerini görmezler.
Arkadaşlık bunun gibi olmalı.
Arkadaşsız hayat cehennem gibidir.
Ama ya gerçek arkadaş su gibidir.
Hüznüne ortak, mutluluğuna paylaşımcıdır.
Sana Uğur Böceğimi Gönderiyorum.
Hani ince bir hüzün duyarsın kimi zaman,
Şarkılar daha bir dokunaklıdır.
Ve sanırsın ki hiç kimse yok elinden tutan,
Oysa her sözün ardında ümitler gizlidir,
Bulutların ardındaki güneşler gibi.
Yağmur sonrası çıkan gökkuşağı gibi
Ve unutma sevgi gibi, dostluk gibi aşk gibi,
Eğer bir gün yalnızlıklar duyarsan
İnceden yaşlar süzülürse yanağına
Ve unutulduğunu sanıp bir sızı başlarsa yüreğinde
O zaman gökyüzüne bak.
Bulutların ardındaki güneşe,
Çalıların ardındaki çiçeğe
Bırak pencerelerinden yağmur dolsun içeriye
Ve aç avuçlarını
Sana Uğur Böceğimi gönderiyorum.
Yaşamda
Kimseyi yargılamayın.
Kendinizi de yargılamayın.
Sadece kendinizin farkına varın.
Eleştirilere üzülmeyin
Onlar degişim için bir firsattır.
Onu yakalamaya çalışın.
Aynı hatayı bir daha tekrarlamayın.
Kendinize ve insanlara GÜLÜMSEYİN.
İnsanlar hata yapmadan tecrübe sahibi olamazlar
Önemli olan, her olaydan ders çıkartmak...
Ve ne kendinize ne de başkalarını yıkıcı bir şekilde eleştirmeyin.
Eger bir insanı insafsızca eleştirdiginizi fark ederseniz...
Telafi edin ve ondan özür dileyin..
Bir daha kimseyi ne eleştirin ne de yargılayın...
Çünkü...
Bunlar...
Negatif enerjilerdir.
Ve size pozitif olarak dönmez...
Bunu unutmayın...
Bir fincan kahve olup, kırk yıl hatırla yanında olmak isterdim.
Ey kahve senin sayende.
Dostlarla içilen kahvenin tadı bir başka olur.
Kahve çok içmesem de, iyi bilirim.
'Afyonun keyfini, tiryakiden sormalı.' hesabı.
Sevgiyle...
Bir gülüş kadar içten
Bir gülüş kadar gerçeğiz
Kim olduğumuz, ne olduğumuz önemli değil
Kendimizi ifade edebildigimiz yerdeyiz
Sevildiğimiz kadar değil
Sevebildiğimiz kadar değerliyiz!
Teşekkürler...
Hayatıma giren her ınsan için şükürler olsun..
Olumlu, olumsuz bana hayatıma zenginlikler katıyor...
Güzel ınsan sanada şükürler olsun...
Günlerin keyifli, yıldızın bol olsun 
Dost var iyi gününde sefalıdır,
Dost var kötü gününde cefalıdır !
İyi ki'lerin keşkelerinden çok olsun.
* Yaşam, aldığın nefeslerin sayısıyla değil, nefesini tuttuğun anların sayısıyla ölçülür.
* bahar yetmezliği
* İnancı olan mezardan, parası olan pazardan korkmaz.
* Herşey üstüne üstüne geliyorsa, bil ki sen ters gidiyorsundur.
* Nothing I have is truly mine.
* Her ağızda her telde fanilik dırıltısı. Sonunda tek bir şarkı: Tabutun gıcırtısı. Necip Fazil Kisakürek
* Temel tıp fakültesini bitirip, beyin cerrahisi ihtisasına başlamış. İlk yurtdışı kongresinde, heyecanla farklı ülkelerden bir araya gelen doktorların arasına karışmış. Bir köşede, kalabalık bir grubun aralarında tartışmakta olduğunu görüp konuşmalarına kulak kabartmış. Aksanından İngiliz olduğu anlaşılan doktor şöyle diyormuş:
- Beyin cerrahisi bizde öyle ilerledi ki, beyin nakline başladık. Biz bir adamın beynini alırız, başkasına naklederiz ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.
Bunu duyan bir Alman cerrah, küstahça atılmış:
- Bu hiç birşey değil; biz bir adamın beyniniçıkarıp, başkasına naklederiz ve onu dört haftada orduya katılıp, savaşacak halegetiririz.
O ana kadar sessiz, sakin tartışmayı dinleyen Temel, yüksek sesle söylenmiş:
- Beyin nakli mi, ne kadar gereksiz!
Bir anda bütün gözler kendisine dönerken eklemiş:
- Biz Kasımpaşa'dan bir beyinsizi aldik ve Başbakan yaptık. Şimdi ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor...
* Aşklar ayakkabı gibidir. Bazıları çamur yagmur, toz, toprak, kar buz gibi her türlü "kötu hava" koşullarına dayanıklıdır. Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur" ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider. Aşklarıda ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseniz, tıpkı ayağınızda oldugu gibi yüreginizde NASIR oluşabilir. Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını begendiginiz için "zamanla açılır" diyen satıcıya inanarak alırsanız, zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar. Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel begeniye kapılıp "zamanla düzelir" diyenlere kanarsanız, yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldıgını" görebilirsiniz. Aşık olabileceginiz insan türü, tıpki ayakkabılar kadar değisik stillerde, farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir". Aşkı bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar, aynen "spor ayakkabı" gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar.
Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı" gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar. Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır. "Bez" ayakkabılar gibi kısa omurlu "tatil aşkları" ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur. "Marka" ayakkabı alır gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan" aşıklar görürsünüz. Katı plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar" biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz. Ayrıca ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafı" olup evine sayısız çesitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı oldugu söylenir. Evet, aşk "ayakkabıdır". Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor" kullandıgınız zaman kolayca eskittiginiz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediginiz zaman kısa sürede "eskitirsiniz". Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabıyı tamir ettirdiginizde yalnızca "bir miktar" ömrünü uzatmış olursanız; "delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"! Can YÜCEL
* Yalan aşklara inat, yaşasın sevgilisiz hayat.
* İnanç, göremediklerinize inanmaktır; bu inancın ödülü ise inandıklarınızı görmektir.
* Sen verdikçe, dost görünen çok olur
İste de gör hepsi birden yok olur
Sen kendi kendine yetmeyi öğren
Tüm dünyanin malina gönlün tok olur. Mevlana
* minyonların sevgilisi
* Dedim: Artık bilgiden yana eksiğim yok,
Şu dünyanın sırrına ermişim, az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiçbir şey bildiğim yok
* Bitmez tükenmez aşkımız, kalbimizde yaşıyoruz.
Haydi bastır FB şampiyonluk istiyoruz.
* Hukuku guguk haline getirirsen “Ona göre başka, buna göre başka” işletirsen, olacağı budur.
* Her şeyi kazandığını zanneden adam ne kaybettiğine bakmaz bile. Dayı
* Davul tozu, minare golgesi
* Hiçbir şey yapmamakla beklemek arasında fark vardır.
* 27. geleneksel ... doğum günü
* İskoç bir sevgilim olsun, etek boyuna falan karışayım istiyorum!
* Ben büyük davaların adamıyım. Benim sevdalarımda büyük olur. Ben seversem DESTAN, Kızarsam KATLİAM olur.
* Sen istiyorsun diye bir sey yaparsam, istemeden sirf senin icin iste o an ben ben olmam. O zamanda senin istedigini yapmamin bir anlami kalmaz!
* Time will help you through, but it doesn't help the time to give you all the answers to the never-ending why!
* Alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak bütün alkolikleri pilot ilan ediyorum.
* Gün hesap günü olduğunda, Tanrı'yla aranda kimse olmaz. Eğer ki yaptığın herşeyin bedelini ödeyebilirsen sıkıntın olmaz. İnsanoğlu bedelini ödeyebileceği herşeyi yapabilir. Yeter ki o bedeli göze alsın. (Gidere gider, azdan az çoktan çok gider, plaka 36 oldu mu, TCK 82'ye kadar gider)
* Sometimes, defense is the best offense.
* Mevlana demis ki: Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla. Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim. İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu. Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi. Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu. Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim. Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim. Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra. Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana. Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi. Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi. Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta. Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım. Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim. Namusun önemini öğrendim evde. Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün. Ve gerçeğin acı olduğunu. Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da “lezzet” kattığını öğrendim. Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim. Olur ya kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur.
* Ask-i Menu; aperatifte kacamak behlül ordövrü, ara sicak atesli bihter boregi, ana yemek tabak dolusu yalan-dolanla adnana oturtma...
* Dünyanın sorunu; akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.
* Şoför edebiyatı: Dünyada MAN, ahirette iman.
* You can't expect to hit the jackpot if you don't put a few nickels in the machine.
* Just stop questioning or you have another choice - go insane.
* Ağaç yaşken eğilir, çorba sıcakken içilir.
* Büyük göğüslerim artık 2 Louis Vuitton cantaya benzedi: Bakması cok hos ama tasıması cok zor.
* yenerbahçe
* Hayatta başıma ne geldiyse, büyük konuşmaktan geldi. Hala yeri geliyor ve büyük konuşuyorum. Bir daha asla ama asla büyük konuşulmayacak, o kadar.
* İftara mı çağırıyor.
- Yok ihtara. Geniş Aile
* Utanç verici zevklerin, zevki gider utancı kalır!
* Uyanıkken rüya gördürür hayat insana. Yalanları masal deyip yutturur.
* keçimin kenarı
* Siyah-beyaz film gibisiniz, koyup koyup izliyoruz. fb-bjk
* Sevmek için "yürek", sürdürmek için "emek" gerek.
* kralex
* 1-0'ı anlamak çok mu zor? O zaman o sarı kırmızı kardeşine sor.
* Kadıköy'de tüp patladı, havaya uçuşan tüyleri toplayın.
* Penisin var.
- Hayalarıma da yakışıyor.
* Labels are for cans of tuna, not for people.
* Bir hata yapıp başkalarının gözünde aptal yerine düştükten sonra hatanı kabul edip üstün olamazsın.
* So far so good. Su ana kadar iyi.
* Ölüm gibidir sadakat, pazarlığı olmaz. Bir kere çizgiyi geçtin mi, yoktur dönüşü. Ezel
* 1907>1905>1903
* Evlendiğin adam seni benim gibi korur mu? Sen böyle mutluyken içimdeki hüzün sorun mu? Başın sıkışırsa bana söz ver lütfen olur mu? Sen çağır baban hazır...
* Bugün yarını elde etmene imkân yok, yarını düşünmen, olmayacak bir sevdaya düşmektir ancak. Aklın başındaysa içinde bulunduğun zamanı yitirme çünkü kalan ömrün de sürüp gitmeyecek. Hayyam
* Yokluktan tertemiz geldik, pislendik; neşeli geldik, dertlere uğradık. Göz yaşlarımızı dökerek gönül ateşine daldık; ömrümüzü yele verdik, toprağa gömülüp gittik.
* Turkcell rezil lig
* Sevinmek için sevmedik.
* fenerasyon
* An archaeologist is the best husband a woman can have: the older she gets, the more interested he is in her.
* Erkek: Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun! Kadın: Sanırım doğarken senin payını da ben almışım!
* İkincilik istatistiklere bir kayıttır, tarih şampiyonları alkışlar.
* Dakika 2 gol 1, oldu mu sana yine 2`de 1.
* Sen yoksan 1 eksiğiz.
* İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek beni hiç şaşırtmıyor, fakat, bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum. Goethe
* Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yer yüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar.
* Onlar zor olanı başardılar. Biz ise kolay olanı yapamıyoruz.
* Dokunmayın yarama dokunmayın ağlarım sızlarım. Uzak durun ben acımı tek başıma yaşarım.
* Doğuş çay reklamı Anadolu insanının poşet çay içtiğini iddia ediyor. Eğer kristal elma ödüllerinde bilim kurgu kategorisi varsa adayımdır.
* Azrail bir numaralı komünist, haberiniz yok. Onun için tüm insanlar eşittir.
* Oha, Adnan Bey "şarz" dedi! Ayıptır lan, trilyon doların var, bir tane "j" alamadın mı kendine lavuk.
* Zihin fukara olunca, akıl ukala olurmuş.
* The mouth of a perfectly happy man is filled with beer.
* AŞKIM İSYANDIR BENİM
Yanarım; öyle bakma yüzüme yağmur gibi
Dağıt kalbini saran hasret bulutlarını
Damlasın gözlerine sonsuzluk usaresi
Dalgınlık evlerinin en güzel melikesi
Sevemem; tozlu raflar arasına girmeden
Çöllerim kandır benim
Sevemem; karanlığı bir daha devirmeden
Aşkım isyandır benim
* Cebimdeki para hayalimdeki paradan iyidir.
* Harikulade şeyler ancak içlerindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesareti gösterenler tarafından yapılmıştır. Bruce Barton
* Alışveriş yapan sevdiceğini saatlerce kapıda bekleyen erkekleri kapıdaki koskoca yazıyla uyarmışlar ama aşktan gözü görmüyor ki: MAN GO!
* You tried your best and you failed miserably. The lesson is may be; 'never try'.
* Erkekler; sarışınlardan hoşlanır, esmerlerle evlenir. Esmerle evlenir, saçları sarıya boyattırır. Kızlar beyefendi erkek ister, serserilerle takılır... Tüm bu düzensizliklerin içinde bir düzen yaşanır ve "Dost" kitabevi, "Sevgi" cafe, "Arkadaş" ise yayınevi adıdır artık.
* Allah, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah'ı kullanırlar.
* Kızaran nara benzersin, dalın tepesinde. En yüksek dalında unutulmuş, bir ağacın. Hayır unutulmuş değil, yetişilememiş. M.Uzun/Nar Çiçekler
* Why does it take 100 million sperm to fertilize one egg? Because not one will stop and ask for directions.
* Herşeyi zamana bıraktım ben, sonra da zamanı bıraktım.
* Bir araştırmada Bira'da östrojen (kadınlık hormonu) olduğu anlaşılmış. Yapılan deneyde 100 erkeğe 10'ar şişe bira içirilmiş. Denekler sonunda "durmaksizin saçma sapan konuşmaya ve araba kullanamamaya" başlamış!
* Koca eve zil zurna sarhos girer ve karisina bakarak: ne kadar çirkin olduğunu biliyor musun? Sen de pis ve sarhoşsun diye cevap verir karisi. Koca bunun üzerine: Iyi de benimki sabaha geçecek! der.
* 3 tür erkek vardır; 1.tür yakışıklı 2.tür duyarlı ve 3.tür geriye kalan büyük çoğunluk.
* Nokta koyduysan bir kere, çevirmeyeceksin onu virgüle yegen.
* Neden evli kadınlar bekarlara göre daha kiloludur? Bekar eve gelir, buzdolabında ne var diye bakar ve yatağa geçer. Evli eve gelir, yatakta ne var diye bakar ve buzdolabına geçer.
* Man: Why do you women always try to impress us with your looks, not with your brains? Woman: Because there is a bigger chance that a man is a moron than he is blind.
* Yezidin harcı zulüm, yidiğin burcu ölüm, bu şehir girdap gülüm.
* Akranlarını başarı kadar kıskandıran 1 sey yoktur.
* Hey yabancı dikkatli ol biz burada yalnızca yabancıları degil birbirimizi de hiç sevmeyiz. Metüst
* Öf kalk üstümden, ben gidiyorum.
- Ben geldim diye mi gidiyorsun?
* Aşk günah olmayacak kadar masum, köle olmayacak kadar özgür, unutulamayacak kadar derin, umulmayacak kadar yakın ve tek başına yaşanamayacak kadar özeldir.
* Soru: Köpeğiniz arka kapının önünde havlıyorsa ve kariniz ön kapının önünde bağırıyorsa hangisini önce içeri alırsınız?
Cevap: Tabii ki köpeği! En azından içeri girince çenesini kapar.
* Göz bebeginin büyümesi 'asik olma' emaresi ise ben su vitrinde gördügüm 'Versace beyaz saate' sirilsiklam asik oldum. Karsiliksiz elbette, zira okuyamadigim 0'li bi rakam vardi.
* Ne olursan ol bi davanın adamı ol. Neyin olursa olsun ama bir de kavgan olsun. Hiçbirşeysiz yaşa ama amaçsız yaşama.
* Erkek: Hayatım boyunca neredeydin?
Kadın: Senden saklanıyordum.
* Melih Cevdet'e sormuşlar, "evlilik nedir" diye. Eskiden demiş, kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir. Yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna "evlenmek" denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar. Bu yüzden artık evlilik "katlanmaktır".
* Adıyamanlı'nın biri İzmir'de yedek subay okulunda askerligini yapmaktadır. Hafta sonları çarşı izinlerinde kız tavlamaya çalışır fakat başaramaz. Aynı yerde askerlik yapan İzmirliler Adıyamanlı ile dalga geçerek sorarlar;
- Adıyamanlı bu hafta çarşıda ne yaptın?
* Konak meydanında denizi seyrettim.
- Yahu ne diye boklu denizi seyrettin. Kızlara takılsana...
Ertesi hafta Adıyamanlı Karşıyaka'ya geçer ve yine kız tavlamayı başaramaz. İzmirliler yine dalga geçerek "Boklu denizi seyredecegine arkana dönüp apartmanlara baksaydın ya" derler. Bu sefer Adıyamanlı Karşıyaka'ya geçerek apartmanları seyretmeye başlar. O da ne bir bayan el sallıyor. Hemen gider bayanın dairesinin kapısını çalar. Karşısına orta yaşlı üzerinde seksi bi gecelik bulunan bir bayan çıkar. Biraz sohbet ve tanışma faslından sonra bayan sorar;
- Nerede askerlik yapıyorsun?
* Gaziemir'de.
- Aa benim oglum da seninle birlikte askerlik yapıyor. Şimdi kız arkadaşıyla sinemaya gittiler, birazdan gelirler. Sen haftaya gel, birlikte olalım, der. Adıyamanlı bölüge döndügünde İzmirliler etrafını sararak sorarlar;
- Adıyamanlı bu hafta ne halt ettin?
* Bu hafta ne halt ettigimi ben de anlamadım ama haftaya kesin birinizin anasını s.kecegim!
* Yasli kadin geminin guvertesinde denizi seyrediyormus. Hava cok ruzgarliymis ve sapkasi ucmasin diye iki eliyle siki siki tutuyormus. Derken bir genc adam teyzemize yaklasmis:
- Hanimefendi, kabalik etmek istemem ama ruzgardan eteginizin havalandigini bilmeniz gerek diye dusundum.
Teyze hic orali olmamis:
* Evet ama ne yapabilirim, bu sapkayi iki elimle ancak tutabiliyorum, yoksa birakayim ucsun mu?
- Ama hanimefendi ben demek istedim ki eteginiz havalandikca bazi yerleriniz gorunuyor.
Teyzemiz adama soyle bir bakmis ve gulumsemis:
* Evladim... Etegimin altindan gorunen 85 senelik ama ben bu sapkayi dun aldim!
* TAM ZAMANINDA YAŞAMAK
Yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.
Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için.
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın başını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.
Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey'in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.
Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.
Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında aşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.....        
Can YÜCEL  
************************************************

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Yazar cok tesekkurler...

Selamlar Senay
gocce dedi ki…
ne demek:) iş gördüyse sevindim..

Bu blogdaki popüler yayınlar

ekinler dize kadar

1. Ekinler dize kadar, fener gel bize kadar Sana bir şey göstersem, kasıktan dize kadar Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 2. Çıktım taşın üstüne, açtım bacaklarımı Altımdan geçen fener, yesin ta.aklarımı Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 3. Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu Fener sana bi koysam, fizandan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın.. 4. Mektup mektup içinde, mektup zarfın içinde Dur oynaşma fenerbahçe, azcık kalsın içinde Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 5. Fenermiş onun adı, severmiş büyük malı Ne yapsın yavru serçe alışmış koca .ike Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 6. Gittik biz kadiköye, koyduk fenerbahçeye Bakirelik gidince, düştü genel evlere Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 7. Fener demek g.t demek, herkese veren demek Bizim başımız kel mi, bize de vermen gerek Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 8. Fenerim kapı gibi, aspirin hapı gibi Akşamda

Kırık Kalpler Bankası

İhvanımız sormuş bize Demiş kimdir muradınız Biz gizleriz, açık olmaz Kendin açar, muradımız Sözü nefesten uçuran Aslanı kafesten kaçıran Kalbi, tertemiz getiren Odur bizim muradımız Hırsız iken çalmam desin Âlim iken bilmem desin Aşık olsun, sevmem desin Budur bizim muradımız