* Ben Ayşen'i düşünüyorum. Hem buraya gelmemezlik edemeyecek, hem buradan çıkıp gitmeyi her saniye isteyecek ölçüde...
* Şişmanlıyorsam yatağına almazsın, ne yapalım. Üç ay önceki pantolonuma sığmıyorsam, iki ay önceki eteğin beli zor kavuşuyorsa, bu benim bileceğim şey. Yenisini edinmek. Onu da sen alacak değilsin zaten.
* ... bütün utanma duygularını senin için harcayan korkunç yenge Müjgan...
* Hem kesinlikle unutamazlar bir sakatı, bir hastayı, bir tutukluyu, hem iyi günlerini o sakat, o hasta, o tutukluyla geçirememiş birini bulup, bulup o enayiyi, kendi vermek istemedikleri hizmete ve yardıma koşarlar.
* Benim asıl ümidim ümitsizliğimdir! Mutluluksa mutsuzluğun bilincinde olmaktır!
* Bu resimler güzelse, düşüncem güzel olduğu için güzel, düşüncem güzelse bu resimler güzel olduğu için...
* Ne olursam olurum, tornistan yok. Hiç olurum, hiçlik olurum, tornistan olmam...
* İlhan'la övünüyorsun, Aysel'e güveniyorsun, bana da çalışıyorsun...
* Kasım ayında, ağır bulutlarla yüklü günde bir hüzün, akşamı beklemeden bastırıyor.
* İnsanın, kandıramayacağını bile bile kendisine yalan söylemesinden daha kolay ne var acaba?
* Tarihte nice ulak, nice komutandan fazla işe yaramıştır.
* Bilim fazla, yaşama eksik olunca, ya yaşama küskünleşir insan, ya bilim içinde hödükleşir. Bende şimdi ikisi de var. En yakın bilimci dostlarımın hödüklüklerinden küskün, küskünleştikçe de hödük bir Ömer oldum son aylar...
* Bir düğünde hemen herkes, bir ucundan eski nikah defterlerini kurcalar. Geçmiş, evlilikte adanma ya da adanmama bölümleriyle yeni bir yuvanın temelleri atılırken elden geçirilir en çok.
* Emekli albayın karısı bocalıyor. Henüz her noktada ve her yerde bocalıyor o. Doğduğu yerle Anadolu Kulübü arasında, şimdi giyindikleriyle dün çıkardıkları arasında, küçük kentle büyük kent arasında, görmediği Kore ile görmediği Amerika arasında, paşalarla işadamları arsında, tınraklarını boyamakla iyi boyamamak arasında, kocasına kul olmakla onu kendine kul etmek arasında bocalıyor.
* Sanma ki ben yeğenlerimi kurtardım, kurtardımsa... Yok, yok. Bir bakıma onlar beni kurtardılar, kurtuldumsa... İşimi en çok onlar yüzünden sevdim, en çok onlar için yaptım inan olsun...
* Bu konularda kimselerden akıl alınmaz. Kimseler de sana en uygun aklı veremez anladın mı? Allah bilir sen, aşkın insan yüreğine kendiliğinden girerek kendiliğinden çıkıp gidecek bir şey olduğunu düşünürsün en çok. Bir de sevdalanmaktan utanırsın, bunu kim öğrettiyse!.. Utanılacak olan sevdalanmak değil be oğlum. Utanılacak olan, her şey için savaşan birinin, söz sevdaya geldi mi, orda savaşmaya yan çizmesi.
* Bir süredir ve bir süre için.
* Annemi anlamak üzere ana olmaya hazırlanıyorum. Çocuklarını anlamak üzere bunlar hiçbir şeye hazırlanmamışken....
* Bana karşı öfkeyle donanmış bir saygısı vardı. Saymadan edemediği için öfke, öfkelenmeden edemediği için de saygı.
*
* Şişmanlıyorsam yatağına almazsın, ne yapalım. Üç ay önceki pantolonuma sığmıyorsam, iki ay önceki eteğin beli zor kavuşuyorsa, bu benim bileceğim şey. Yenisini edinmek. Onu da sen alacak değilsin zaten.
* ... bütün utanma duygularını senin için harcayan korkunç yenge Müjgan...
* Hem kesinlikle unutamazlar bir sakatı, bir hastayı, bir tutukluyu, hem iyi günlerini o sakat, o hasta, o tutukluyla geçirememiş birini bulup, bulup o enayiyi, kendi vermek istemedikleri hizmete ve yardıma koşarlar.
* Benim asıl ümidim ümitsizliğimdir! Mutluluksa mutsuzluğun bilincinde olmaktır!
* Bu resimler güzelse, düşüncem güzel olduğu için güzel, düşüncem güzelse bu resimler güzel olduğu için...
* Ne olursam olurum, tornistan yok. Hiç olurum, hiçlik olurum, tornistan olmam...
* İlhan'la övünüyorsun, Aysel'e güveniyorsun, bana da çalışıyorsun...
* Kasım ayında, ağır bulutlarla yüklü günde bir hüzün, akşamı beklemeden bastırıyor.
* İnsanın, kandıramayacağını bile bile kendisine yalan söylemesinden daha kolay ne var acaba?
* Tarihte nice ulak, nice komutandan fazla işe yaramıştır.
* Bilim fazla, yaşama eksik olunca, ya yaşama küskünleşir insan, ya bilim içinde hödükleşir. Bende şimdi ikisi de var. En yakın bilimci dostlarımın hödüklüklerinden küskün, küskünleştikçe de hödük bir Ömer oldum son aylar...
* Bir düğünde hemen herkes, bir ucundan eski nikah defterlerini kurcalar. Geçmiş, evlilikte adanma ya da adanmama bölümleriyle yeni bir yuvanın temelleri atılırken elden geçirilir en çok.
* Emekli albayın karısı bocalıyor. Henüz her noktada ve her yerde bocalıyor o. Doğduğu yerle Anadolu Kulübü arasında, şimdi giyindikleriyle dün çıkardıkları arasında, küçük kentle büyük kent arasında, görmediği Kore ile görmediği Amerika arasında, paşalarla işadamları arsında, tınraklarını boyamakla iyi boyamamak arasında, kocasına kul olmakla onu kendine kul etmek arasında bocalıyor.
* Sanma ki ben yeğenlerimi kurtardım, kurtardımsa... Yok, yok. Bir bakıma onlar beni kurtardılar, kurtuldumsa... İşimi en çok onlar yüzünden sevdim, en çok onlar için yaptım inan olsun...
* Bu konularda kimselerden akıl alınmaz. Kimseler de sana en uygun aklı veremez anladın mı? Allah bilir sen, aşkın insan yüreğine kendiliğinden girerek kendiliğinden çıkıp gidecek bir şey olduğunu düşünürsün en çok. Bir de sevdalanmaktan utanırsın, bunu kim öğrettiyse!.. Utanılacak olan sevdalanmak değil be oğlum. Utanılacak olan, her şey için savaşan birinin, söz sevdaya geldi mi, orda savaşmaya yan çizmesi.
* Bir süredir ve bir süre için.
* Annemi anlamak üzere ana olmaya hazırlanıyorum. Çocuklarını anlamak üzere bunlar hiçbir şeye hazırlanmamışken....
* Bana karşı öfkeyle donanmış bir saygısı vardı. Saymadan edemediği için öfke, öfkelenmeden edemediği için de saygı.
*
Yorumlar