Ana içeriğe atla

Amin Maalouf - Semerkant - Haziran 2008

* ... şarap aralarında karşılıklı bir saygı oluşmuştu, ne şarap onu yere sere, ne o şarabı döküp saçardı yerlere.

* Sadece Rabbi'yle barış içinde olan bir adam ibadethanede rahatça uyuyabilir.

* Gözlerini, kulaklarını ve dilini korumak istiyorsan, gözlerin, kulakların ve bir dilin olduğunu unut.

* Sadece Yüce Rabbim senin minnetine layıktır, O'na şükret, O, hangi adamın hayratı sayesinde kendisine şükredildiğini bilecektir.

Ömer Hayyam
*Zamanın iki yüzü var, iki boyutu;
uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular.
* Yoksulluk muydu beni huzuruna getiren?
Değildir yoksul azla yetinmeyi bilen.
Hiçbir şey beklemem senden saygıdan başka.
Dürüst ve özgür bir kişiye saygı göstermeyi bilirsen.
* Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye,
Altınları, gümüşleriyle övünmeye.
Tam işleri dilediği düzene girer, 
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
* Geçip gidiyor asude gençlik çağı
Unutmak için dikiyorum kafama şarabı.
Acı mı geldi? Böylesi gider hoşuma
Ömrümün ağzında bıraktığı tat da acı.
* Cennet de sende, cehennem de.
* Yan yana oturmuştuk hayal sofrasına, bizden birkaç kadeh önce sızıp gittiler.
* Nişapur hayata ilk adım attığım yerdi, son merhalenin de orası olması eşyanın tabiatına uygun düşmez mi?
* Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten!
* Ne bilginler geldi, neler buldular!
Mumlar gibi dünyaya ışık saldılar...
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı?
Birer masal söyleyip uykuya daldılar.
* Yaşam soluğumuzun kaynağını soruyorsun
Çok uzun bir hikayeyi özetlemek gerekirse
Derim ki çıkmış ummanın derinliklerinden

Sonra umman yutuvermiş onu yeniden.

* Erkeklerinizin gururlu olduğu ve şehrinizde soğuk suyun yeraltı kanallarından aktığı söyleniyor. Eğer bize direnmeye kalkışırsanız, yakında kanallarınız yeryüzüne çıkacak, erkekleriniz ise toprak altına girecek.

* Bir galibin sözüne ne kadar güvenilebilir ki?

* Tecavüzden daha kötüsü önceden haber verilerek yapılan tecavüzdür; önüne geçilmeyen canavarı edilgen, alçaltıcı bir biçimde beklemektir.

* Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır.

* Ne adımdan dolayı yolumu ne de yolumdan dolayı adımı değiştiririm.

* Ne diyebilirim ki sana, varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu; bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.

* Sırlarla onları ortaya çıkaranlar arasında kalınca, hep sırlardan yana taraf olurum ben.

* Bu kadar sıkı bir sırığın altına hiçbir zaman bu kadar çok bilgi sığmamıştır.

* Emirlerin en makbulü alimlerle yarenlik edendir.
- Alimlerin en kötüsü emirlerle yarenlik edendir, demezler mi?

* Sözler, ister iyi, ister kem olsunlar, oklara benzerler; sürüyle atarsın içlerinden biri hedefi vurur.

* Yalancı ağızlardan dökülen sadakat sözleri kadar kandırıcı bulunmazdı.

* Yönetmek için gereken vasıflarla iktidara gelmek için gerekenlerin anı olmadıklarını söyle ona. İşlerin iyi idaresi insanın kendini unutup sadece başkalarıyla, özellikle de en muhtaç durumdakilerle ilgilenmesini gerektirir; oysa iktidara gelmek için insanların en aç gözlüsü olup kendinden başka hiçbir şeyi düşünmemek, en yakın dostlarını bile ezmeye hazır olmak lazım.

* Beni dünyaya getirenin kahrını çeliyorum, ben bu acıyı kimseye çektirmeyeceğim.
Ebülala

* Sana duydukları kin bana olan dostluklarından çok daha fazla.

* yüz geri edip dönmek

* Eteği yırtıp kola eklemekle asla gömlek yapılamaz.

* Bizde erkekler savaşır, ama onlara kiminle savaşacaklarını kadınlar söyler.

* Ölmek, öldürmekten daha önemlidir. Kendimizi savunmak için öldürüyor, ama insanları ikna etmek, kazanmak için ölüyoruz. İnsan kazanmak bir amaç, kendini savunmak ise sadece bir ağaçtır.

* İstediğin kadar şatafata gömül, insanlık halinin sefaletinden kurtulamazsın.

* Kargaşa devri gelip çatınca kimse onun seyrini durduramaz, kimse ondan kaçamaz, ama bazıları onu kullanmayı becerir.

* Ölmeye kararlı bir adama karşı nasıl tedbir alınabilirdi ki?
* Sizler bu dünya için değil ahret için yaratıldınız. Denize atılmakla tehdit edilen bir balık korkar mı hiç?

* Militanlık erdemini baştacı eden bir yönetimden daha feci bir saltanat düşünülebilir mi?

* En güçlü kralların bile onları sarıp sarmalayan o soluk alınmaz katı havayı yumuşatacak delileri, soytarıları vardır.

* Hiçbir savaşın bir gezinti olmadığına tanıklık edebilirim. Ama uluslar öylesine unutkan, barut kokusu öylesine sarhoş edici oluyor ki, polemiğe girmekten kaçındım.

* Fransızcayı şöyle böyle anlasa da ancak çat pat konuşuyor, ama işlek zekasıyla bu dil eksiğini kolayca kapatıyordu.

* Şu yüzyıl başında, Doğu uyanmayı başaramazsa yakında Batı'nın gözüne hiç uyku girmeyeceğine tüm kalbimle inanıyorum.

* Günümüzde seyyahların hep acelesi var; telaş içinde, her ne pahasına olursa olsun diyerek geliyorlar, ama gelmek bir yolun sonuna varmak demek değil. İnsan her menzilde bir yere varır, her adımda gezegenimizin gizli kalmış bir yüzünü keşfedebilir, bunun için bakmak, istemek, inanmak, sevmek yeterli.

* Öyle bir an gelir ki tüm kararlar kötüdür; sorun, sonradan en az pişman olacağın kararı bulup seçmektir.

* Bir zorba karşısında kazanılacak zafer nihai amaç olamaz.

* Özgürlüğümüzün ve egemenliğimizin elimizden zorla koparılıp alınması Allah'ın takdiri olabilir. Ama biz bunları kendi isteğimizle bırakamayız.

* Bir felakat ne kadar geç gelirse o kadar iyidir!

* Yarı deli bir kral, Nasreddin'i eşek çaldığı için idama mahkum etmiş. Tam idam edilecekken Nasreddin haykırmış: "Bu hayvan aslında benim kardeşimdir; bir büyücü onu bu kılığa soktu, bir yıllığına bana teslim edilirse bizim gibi konuşmayı öğretirim ben ona!" Aklı karışan hükümdar sanığa vaadini yineletmiş, sonra da hükmünü vermiş: "Öyle olsun! Ama günü gününe bir yıl içinde bu eşek konuşmazsa idam edileceksin." Oradan ayrılırken karısı Nasreddin'in yakasına yapışmış: "Böyle bir şeyi nasıl vaat edebildin? Bu eşek konuşmayacak, biliyorsun." "Tabii ki biliyorum, diye cevap vermiş Nasreddin, ama bir yıl sonra kim öle kim kala? Bir yıl içinde kral da ölebilir, eşek de ölebilir, ben de ölebilirim."

* İran talihsiz bir yelkenliyi hatırlatıyor bana. Tayfalar sürekli yelkenlere yeterince rüzgar olmadığından şikayet ediyorlar. Sonra birdenbire sanki onları cezalandırmak ister gibi, Allah bir kasırga gönderiyor üstlerine.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ekinler dize kadar

1. Ekinler dize kadar, fener gel bize kadar Sana bir şey göstersem, kasıktan dize kadar Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 2. Çıktım taşın üstüne, açtım bacaklarımı Altımdan geçen fener, yesin ta.aklarımı Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 3. Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu Fener sana bi koysam, fizandan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın.. 4. Mektup mektup içinde, mektup zarfın içinde Dur oynaşma fenerbahçe, azcık kalsın içinde Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 5. Fenermiş onun adı, severmiş büyük malı Ne yapsın yavru serçe alışmış koca .ike Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 6. Gittik biz kadiköye, koyduk fenerbahçeye Bakirelik gidince, düştü genel evlere Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 7. Fener demek g.t demek, herkese veren demek Bizim başımız kel mi, bize de vermen gerek Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 8. Fenerim kapı gibi, aspirin hapı gibi Akşamda

Kırık Kalpler Bankası

İhvanımız sormuş bize Demiş kimdir muradınız Biz gizleriz, açık olmaz Kendin açar, muradımız Sözü nefesten uçuran Aslanı kafesten kaçıran Kalbi, tertemiz getiren Odur bizim muradımız Hırsız iken çalmam desin Âlim iken bilmem desin Aşık olsun, sevmem desin Budur bizim muradımız