Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kaptan Bravo

Günün birinde acik denizlerde yol alirken, gözcü seslenmis diregin tepesinden, "heyyoooo, uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü..." Bunun üzerine tüm mürettebat dehset icinde saga sola kosusturmaya baslamis. Kaptan Bravo sakin bir sesle yardimcisina seslenmis, "bana kirmizi gömlegimi getirin." Yardimci derhal kaptanin kirmizi gömlegini getirmis... Bravo gömlegi giyerken adamlarini savas düzenine sokmus ve korsanlari yenmis... Daha sonra, gözcü bu kez bir degil, iki korsan gemisini tespit etmis uzaklarda... Kaptan Bravo bu kez de kirmizi gömlegini istemis ve yine korsanlari duman etmis. O aksam, bütün mürettebat güvertede oturmus, o günkü zaferi konusurken, adamlardan biri kaptana sormus: "Kaptanim, niye savastan önce kirmizi gömleginizi istiyorsunuz, cok merak ettik de, bagislayin sormakla bir kusur ediyorsam... " Bravo soruyu cevaplamis: "Sundan istiyorum evladim... Eger saldiri sirasinda yaralanirsam kirmizi gömlek akan kanimi belli etmez, böylelikle

cesaret

Karacıların Komutanı, Havacıların Komutanı ve Denizcilerin Komutanı bir toplantı esnasında hep beraber sohbet ediyorlarken birden muhabbet cesaret konusuna gelir. Karacıların Komutanı yanına bir askerini çağırır. Asker hemen komutanın yanına gelir. Karacı Asker: ''Emret komutanım'' Bunun üzerine Karacıların Komutanı askere yere yatmasını söyler. Daha sonra da bir tanka bu askerin üzerinden geçmesi için emir verir. Bu asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde bekler ve malumunuz ezilir. Karacıların Komutanı diğer komutanlara dönerek der ki: ''İşte cesaret budur'' Daha sonra Havacıların Komutanı yanına bir askerini çağırır. Asker hemen komutanın yanına gelir. Havacı Asker: ''Emret komutanım'' Havacı Komutan askere helikoptere binmesini emreder. Havacı Asker helikoptere biner ve havalandıktan daha sonra Havacı Komutan askerine aşağıya paraşütsüz atlamasını emreder. Havacı asker de emre itaat eder ve atlar. Daha sonra asker yere çakılır v

LE MONDE'da cikan Guillaume Perrier imzali Turkiye analizi!

Ucuncu Dunya Savasi, Turkiye'den cikabilir... Turkiye, son ve buyuk bir hesaplasmaya dogru gidiyor. Bu ulke korkuldugu gibi irka ya da dine dayali bir bolunme yasamadi. Daha korkunc ve daha temel bir bolunmeye gidiyor. Cumhuriyet boyunca suren "kulturel bolunme". Bu artik iyice keskinlesti. Simdi bir yanda, ayakkabilarini sokak kapisi onunde cikaran, kadinlari basi ortulu, erkekleri sokaga pijamayla da cikabilen, erkek cocuklari kahveye giden, kiz cocuklari tam bir baski altinda yasayan, turku ile arabesk arasi bir muzikten hoslanan, futbol izleyen, belki de hic kitap okumamis, hic dans etmemis, hic kari koca birlikte yemege gitmemis, hic tiyatro seyretmemis, iyi egitim alamamis, dini inanclari kuvvetli, kalabalik, bir kitle var. Diger yanda ise kiz lisesi-Kolej yelpazesinde egitim gormus, en azindan bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dans etmis, sinemaya giden, cok fazla olmasa da kitap okuyan, muzik zevki pop sarkilarla klasik muzik arasinda dolasan, evi nispete

house md

* houseland, * Vicdan. İnsanınların senden istediği şelilde davranman için mantıklı bir sebep olmadığında devreye giren şeyden mi bahsediyorsun? * Teorik olarak işe yarayabilceği gerçeği aptalca olmadığını göstermez. * Başarılar biri batırdığında sona erer, başarısızlıklarsa sonsuza kadar seninle beraberdir. * Sevdiklerine karşı kibar olmak kolaydır. Nefret eetiklerin karşı kibar olmaksa yetenektir. * Soruların cevaplardan daha fazla olduğu bir hikaye sadece kancanın boğazıma daha fazla sokulmasına neden olur. * Yaptığı şeyin bir özrü yok. Ama hasta oldukları için binlerce dolar borcu olan milyonlarca insan varsa, bunlardan en azından biri bağışlanamz bir şey yapacaktır. Özellikle de işe yarıyorsa. * Kendi hayatının başkalarınınkinden kıymetli olduğunu düşünmüyorsan organ bağış formunu imzala ve kendini öldür. * Kalp hızı 50'nin altında. IQ'su da öyle. * Bi zamir karışıklığı. Çocuk doğurma yaşını geçince nüksediyor. * Kaslar ve kıvrımlar. Vaow... Penisimin kafası cok karıştı. *

kadın vs erkek

Erkek silahları buldu, avlanmayı icat etti; Kadın avlanmayı buldu, kürkü icat etti... Erkek renkleri buldu, boyamayı icat etti; Kadın boyamayı buldu, makyajı icat etti... Erkek konuşmayı buldu, sohbeti icat etti; Kadın sohbeti buldu, dedikoduyu icat etti... Erkek tarımı buldu, yemeği icat etti; Kadın yemeği buldu, diyeti icat etti... Erkek dostluğu buldu, aşkı icat etti; Kadın aşkı buldu, evliliği icat etti... Erkek kadını buldu, seksi icat etti; Kadın seksi buldu, baş ağrısını icat etti... Erkek ticareti buldu, parayı icat etti; Kadın parayı buldu, sonrası tam bir felaketti... ****************************

bacak ağrısıyla

* Knorr Analı Kızlı: Knorr kendine gel, ana-bacı karıştırma. * Rabbim; yüreğime yüreğiyle geleni nasip et. * Ne delikanlılık bilekte, ne de kaşarlık etektedir. Delikanlılık yürekte, kaşarlık niyettedir. * Alan Memnu + Veren Memnu = Aşk-ı memnu * ANlamak, underSTAND, verSTEHEN.... * endişeli iyimserlik * looklet * a gain and a gain and a gain * sympvertising, tryvertising * farketing * Imagination is more important than knowledge. Einstein * Far yemiş tavşan * Ne??? Bi de üstüne para mı verices? * Duandan vazgeçtim mezarımdan taş çalma. * Yine bana kaldı aşkı göğsümde uyutmak. Bu defa zor, zor olacak. Seni unutmak... * Şekerleme dişleri, hayat düşleri çürütürmüş. Rumuz: İkisini de fırçalasak? * Acılar karşısında metin ol, belaya düşersen cesur ol, birini seversen mert ol, hakkın yeniliyorsa asi ol, hepsi başına birden gelirse tanriya emanet ol. * Her gün biraz daha yoruyor beni Hasretinle başa çıkamıyorum Her gece bir yerden vuruyor beni Sağ salim sabaha çıkamıyorum CEMAL SAFİ * Beşikta

GİTMEK-CAN YÜCEL

Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara... Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "Otur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira... İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler... Bir çocuk daha doğurmalar... Borçlara girmeler... İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben... Kapıdaki Rex