Ana içeriğe atla

LE MONDE'da cikan Guillaume Perrier imzali Turkiye analizi!

Ucuncu Dunya Savasi, Turkiye'den cikabilir...

Turkiye, son ve buyuk bir hesaplasmaya dogru gidiyor.
Bu ulke korkuldugu gibi irka ya da dine dayali bir bolunme yasamadi.
Daha korkunc ve daha temel bir bolunmeye gidiyor.
Cumhuriyet boyunca suren "kulturel bolunme". Bu artik iyice keskinlesti.

Simdi bir yanda, ayakkabilarini sokak kapisi onunde cikaran,
kadinlari basi ortulu, erkekleri sokaga pijamayla da
cikabilen, erkek cocuklari kahveye giden, kiz cocuklari tam bir
baski altinda yasayan, turku ile arabesk arasi bir muzikten hoslanan, futbol izleyen, belki de hic kitap okumamis, hic dans etmemis,
hic kari koca birlikte yemege gitmemis, hic tiyatro seyretmemis, iyi egitim alamamis, dini inanclari kuvvetli, kalabalik, bir kitle var.

Diger yanda ise kiz lisesi-Kolej yelpazesinde egitim
gormus, en azindan bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dans etmis, sinemaya
giden, cok fazla olmasa da kitap okuyan, muzik zevki pop sarkilarla
klasik muzik arasinda dolasan, evi nispeten daha zevkli dosenmis,
kizlarinin flortune goz yuman, Kadinlari modern gorunumlu, Sarabin
kalitesinden pek anlamasa da kadin erkek bir arada icki icebilen, gazetelere bakan, magazin haberlerini izleyen, kendini
birinci gruba kiyasla cok gelismis hisseden, entelektuel duzeyi cok
yuksek olmasa da, Bati standartlarina yakin bir grup var.

Bu iki grubun yasam tarzi birbirinden kopuk.

Onlari, Bati'daki siniflar arasinda ortak zevk alanlari yaratan kilise
muzigi, dini resimler, Incil'in sinemalara bile yansimis hikayeleri
gibi birlestirici kulturel zeminler yok.

Hayatlari, zevkleri, inanislari birbirinden cok farkli. Hatta birbirine dusmanca.

Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmis, asagilanmis, itilip kakilmis.
Simdi bu grup siyasal olarak orgutlendi. Kalabaliklar. Ve her secimi kazanacak siyasi bir gucleri var artik.

Ikinci grup ise azinlikta. Ve artik bir daha secim kazanma ihtimalleri yok.
Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya cikiyor.

Daha Batili olan "ikinci grup", Bati'nin siyasi degerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geciremeyecegini bildigi icin git gide Bati'ya ve Bati'nin demokratik degerlerine dusman oluyor.
Yasam tarzi olarak Bati'ya dusman olan kesim ise iktidari ancak
Bati'nin kriterlerini kabul ederek ele gecirebilecegini bildigi icin
Bati'yla iliskileri gelistirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor.

Bu kulturel parcalanmada "ordu" onemli bir role sahip.

Eger, birinci grubu desteklerse ve Bati'nin demokrasisi burada kabul
gorurse, ordu da iktidarini kaybedecek.

Aslinda birinci grubun cocuklarindan olusan ordu, kendi iktidarini
surdurebilmek icin, kendisine benzemeyen ikinci grupla isbirligi
yapiyor. Bir anlamda kendi koklerine ihanet ediyor.

Bu iki grup siyasi iktidar icin son kez carpismak uzere hareketlenmis
gozukuyorlar.

Birinci grup ekonomik olarak da guclu artik, Anadolu'da uretim
yapiyor, "devletle" arasi iyi olmadigi icin malini dis dunyaya
satiyor. Para kazaniyor. Siyasi orgutunu destekliyor.

Ikinci grup ise parasal olarak da kuvvetli degil artik. Mevcut iktidarin da baskisiyla giderek ekonomik kazaminlarini kaybediyor..

Dis dunyayla is yapan, disardan borclanan buyuk burjuvazi,
Turkiye'nin ancak demokrasiyle normallesebilecegin e inanan
entelektuel kesim, devletin yapisinin degismesi ve dunyayla
butunlesmesi gerektigini dusunen bir grup burokrat, birinci grubun
destekcileri.

Yargi, ordu, burokrasinin onemli bir kismi ikinci grubun arkasinda.

Ikinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidari elinde tutmasinin
mumkun olmadigini kavradigindan simdi siyaset ve demokrasi disinda bir
cozumun pesinde.

Cumhurbaskani secimi kavganin keskinligini ve iki tarafin niyetlerini
acikca ortaya koydu.

Ordu destekli ikinci grup artik secim de istemiyor.

Ve darbe soylentileri gittikce artiyor.

Cuntalardan soz ediliyor. Peki, darbe olursa ne olur?

Yasam tarzi Bati'ya daha yakin olan grup orduyla birlikte iktidara
gelir ve Bati'nin destegini kaybeder.

Avrupa buna kesinlikle karsi cikar.

Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadogu
politikalarini desteklemesi karsiliginda darbeyi kabullenebilir
aslinda. Ama Amerika'nin onunde de ciddi bir engel var. "Demokrasi
getirecegim" diye Irak'i isgal eden bir ulke, dunyaya ve kendi
kamuoyuna Turkiye'deki "darbeyi" niye destekledigini aciklayamaz. Ve
Irak faciasindan sonra ikinci bir "zorlamayi" gerceklestirecek gucu
yok. Istese de istemese de darbeye karsi cikacak.

Silahini ve parasini Bati'dan alan bir ordu ve ulke, Bati'dan
koptugunda ne yapacak?

Sanirim uzun zamandir bunu dusunuyorlar ve korkarim bunun cevabini buldular.

Turkiye'de darbe olursa, tarihte bugune kadar hic gerceklesmemis yeni
bir olusumla karsilasacak dunya.

Turkiye, olasi bir darbeden sonra, Rusya ve Iran'la ortaklik kurmak isteyecek.

Silahi, enerjiyi ve parayi bu iki ulkeden alacak.

Rusya'yla Iran'in elindeki dogal gaz, petrol ve nukleer guc,
Turkiye'yi ayakta tutmaya yeter.

Ama Rusya-Turkiye- Iran bloku dunyanin butun dengelerini degistirir.

Ortadogu'nun kontrolunu tumuyle ele gecirir.

Avrupa'yi kucuk kitasina hapseder..

Kafkaslar'i, Afganistan'i, Pakistan'i kendi gucune katar.

Musluman dunyayla yakin bir iliski kurar.

Petrol kaynaklarina egemen olur.

Cin'le isbirligi yapabilir.

Bu gelisme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya'dan olusan "Bati"nin
dunyadaki etkinligini inanilmaz bir bicimde azaltir.

Yeni blok asker, enerji ve para acisindan cok guclenir.

Boylece, Turkiye'deki catlama dunyada buyuk bir catlamaya yol acar.

Eger Ucuncu Dunya Savasi cikacaksa, sanirim, bu catlamadan cikar.

"Asla boyle bir sey olmaz" diyebilirsiniz. .. Niye olmayacagina dair
elinizde cok kuvvetli veriler varsa, soyleyin.

Ama, ya olursa... Ki bana cok mumkun geliyor.

O zaman ne yapacaksiniz?

Bugun Turkiye'de kamplasan ve bolunen insanlarin da...

Turkiye'yi Avrupa disina itmeye calisan, eski bir imparatorluk
olmanin bir yaniyla cok gorkemli, bir yaniyla cok zayif mirasina sahip
olan bir ulkeye kustahca davranan, isbirligi yerine "bas ogretmenlik"
yapmaya kalkan Avrupa'nin da...

Turkiye politikasinda "ikili" oynayip, kurnazlik ettigini sanan Amerika'nin da...

Bu senaryoyu bir dusunmesini isterim dogrusu.

Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi
yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil.

Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanin patlamasiyla baslamisti

************************************************************************

Yorumlar

astyanaks dedi ki…
bu yazının orijinalini bulamadım da. yazıyı siz mi çevirdiniz, bir yerden mi aldınız?
gocce dedi ki…
bi mail grubundan gelmişti...
ben baktım şurda gördüm:
http://www.gazetem.net/aaltanyazi.asp?yaziid=291
ama burada Ahmet Altan'a ait gözüküyor. Bilemedim...
:)))

Bu blogdaki popüler yayınlar

ekinler dize kadar

1. Ekinler dize kadar, fener gel bize kadar Sana bir şey göstersem, kasıktan dize kadar Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 2. Çıktım taşın üstüne, açtım bacaklarımı Altımdan geçen fener, yesin ta.aklarımı Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 3. Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu Fener sana bi koysam, fizandan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın.. 4. Mektup mektup içinde, mektup zarfın içinde Dur oynaşma fenerbahçe, azcık kalsın içinde Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 5. Fenermiş onun adı, severmiş büyük malı Ne yapsın yavru serçe alışmış koca .ike Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 6. Gittik biz kadiköye, koyduk fenerbahçeye Bakirelik gidince, düştü genel evlere Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 7. Fener demek g.t demek, herkese veren demek Bizim başımız kel mi, bize de vermen gerek Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 8. Fenerim kapı gibi, aspirin hapı gibi Akşamda

Kırık Kalpler Bankası

İhvanımız sormuş bize Demiş kimdir muradınız Biz gizleriz, açık olmaz Kendin açar, muradımız Sözü nefesten uçuran Aslanı kafesten kaçıran Kalbi, tertemiz getiren Odur bizim muradımız Hırsız iken çalmam desin Âlim iken bilmem desin Aşık olsun, sevmem desin Budur bizim muradımız