Ana içeriğe atla

All you need is now

* Lazım olan bir şeyi almak için yerinden kalkman gerekiyorsa o şey o kadar da lazım değildir. 
Bir tembel yemek yapmaktansa açlıkla mücadele eder.

* Bir oyunda tüfekten söz edilmişse oyunun sonunda o tüfek patlamalıdır.

* Try and fail, but don't fail to try. 
Stephen Kaggwa 

Şule Gürbüz - Coşkuyla ölmek 
* Aldatılmada insandan umudu kesmenin eşsiz huzuru vardı. İnsandan kesilen umut, Tanrı'ya yaklaştırıyordu. İnsandan ve dünyadan bir şeyler ummak, hele bulmak, hatta olur ki sürprizlerle karşılaşmak ise, eh artık başkaya gerek bırakmıyordu...
* Akşamı dar ettim ve ... ile fazla dramatik olmayan bir görüşme yapayım dedim. Du dramatizmi kendim için istemedim. Çünkü ömrüm dramatik konuşmalar yapıp kendi konuşmamdan büyülenmekle, tekrar böyle bir konuşma fırsatını beklemekle geçmiştir. Gerçi sanıyorum ki bütün kafasızlar aynı durumdadır. Bu nişane gibi bir şeydir. o yüzden pek kendi malım saymıyorum. Fazlasıyla kamuya ait. Hatta bunu söylemeye utanırım ama insana ait mi ne? 
* Ne oluyor dendiğinde olan hiç bir zaman anlatılan, sözü edilen hatta ihsas edilen değildi. İnsanın kendisinde olmasını istediğiydi. Çok üzgün olduğunu söylemek üzülememenin tercümesiydi, perişan oldum demek hakkı ile ıstırap çekemiyorum demekti...

* Her insanın hayatta olmak istediği bir insan, varmak istediği bir yer vardır. 

* Douglas Adams - Otostopçunun Galaksi Rehberi - başlangıç
Galaksinin Batı Sarmal Kolu’nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, kabaca yüz kırksekiz milyon kilometre uzağında, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hâlâ çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler.

* Franz Kafka - Dönüşüm - başlangıç
Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.
Ahmet Cemal’in çevirisiyle

* Zübeyde Çakır
Kedi,  insan yavrusundan sonra, insanın dizleri için yaratılmış belki de tek hayvandır halbuse. Onları da unutmamak lazım şehir inşa ederken. Allah'tan yangın merdivenleri var, başka nasıl gelip isteyeceklerdi mutfaklardan haklarını. 

* Belki de insanlar kendi kendilerini düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı.
Yusuf Atılgan 

* Rastlantıların, sadece rastlantıların söyleyecek sözü vardır bize. Gereklilikten doğan, olmasını beklediğimiz, günbegün yinelenen her şey dilsizdir.
Milan Kundera 

* Bir yolculuk eğer gerçekten bir yolculuk ise yolcunun sorduğu sorulara cevap vermez. İyi bir yolculuk, yolcunun sorularını değiştirir.
Ece Temelkuran 

* Bir insanı sevmek mümkün mü sence?  
- İyi tanımadığınız biri ise belki. Ben insanları pencereden seyretmeyi severim.
Charles Bukowski 

* Gerçek hayatta özdeşleşemeyebileceğin, sevemeyebileceğin, uzak ve çekingen kalabileceğin insanların hayatları, zihinleri ve kalplerine edebiyat ve sinemada misafir olabiliyorsun. 

* Param olduğunda, benim de son derece orijinal biri olduğumu göreceksiniz. Paranın en bayağı, en iğrenç yanı insana yetenek bile verebilmesidir...
Dostoyevski - Budala 

* Haya't ile Haya'l arasındaki tek fark "tl".

* Fikirler, ancak onları savunan birileri varsa hayatta kalır. 

* Düşmanımızın düşmanı olduğunu söylüyorsun. Ama bu seni dostumuz yapmaz. 

* Kardeş Payı
* Bunlar evlat değil kondom reklamı.
* Başkası koydu mu bela okutur ben koydum mu sela okuturum.
* panik atak: Panik olunca atağa kalkıcam.
* İğneyi kendine şu baldızı da bana batır. 
* Milletin ağzı çorba değil ki süzesin.
* İlla döve döve ön belleğimi sil diyor. 

* Yollar yaparsınız insanlar için. 
Arabalar yollarda gider gelirler. 
Michelin, pirelli, good year lastikler yapar bu araçlara. 
Lastikler aşınır zamanla... 
Sonra bu lastikler işlenir, gara lastik olur birilerinin ayağına. 
Belki de senin Q7'den çıkan lastik; 
döne dolaşa Kardelen Ayşe'ye gara lastik olur.
Alper 
* Ekin Kurt: Belki bi lokantada benim ağzıma soktuğum kaşık, döne dolaşa senin ağzına girmiştir... 

*  semiyotik: göstergebilim 
semiyoloji: imgebilim  

* ontoloji: varlık bilimi 
epistemoloji: bilgi bilimi  
Avrupalılar daha çok semiology’yi, Anglosaksonlar ise semiotics’i tercih etmektedir.

* de facto: Fiili durumlara verilen isim. Bir uygulama yasalara aykırı da olsa de facto durumda olabilir. Avrupa Ekonomik Topluluğu üyesi olan Batı Almanya, 90'ların başında doğu ile birleşince Doğu Almanya da de facto olarak AET üyesi olmuştur.

* Diyalektik : Gerçekliği ve bu gerçeklik içindeki çelişkileri ele alarak çözümlemeye çalışan, bu çelişkileri de yok etmeye çalışan düşünce sistemi. Herakleitos, Hegel ve Marx'a göre doğayı, toplumu ve düşünceyi karşıtlıkların çatışması ve aşılmasıyla durmaksızın devindiren ve geliştiren süreç. Her şey, aynı zamanda zıttını içinde barındırır.
Diyalektik materyalizm: Evrende maddeden başka bir şey yoktur, madde karşıtlıklar içinde gelişir. analitik sentez. Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz; nehir değişir, insan değişir, su değişir.

* analitik sentez vs sentetik analiz 

* tikel: Bir sınıfın tümünü değil, bir kısmını kapsayan kavram. Kısmi.

* Düşünmek, aklı yerinde olmak anlamına gelen "phronein" fiilinden türetilmiş, Aristo'nun "nicomachean ethics"te geliştirdiği, "pratik bilgelik" olarak çevrilebilecek mefhum. Aristo'ya göre erdemli insan phronesis sahibidir, genelgeçer kuralların uygulanmasının mümkün olmadığı tikel durumlarda ahlaki olarak neyin doğru olduğunu bilip onu yapabilme bilgeliğine. Örneğin, teknik ve kuramsal müzik bilgisi tam olan bir caz ustası virtüözlüğünü pratiğe, improvizasyon yeteneğine borçludur, böylelikle zanaati hakkında phronesis sahibi olduğu söylenebilir.
phronesis aracılığıyla teorik aklın eyleme dökülmesi

* ezcümle 

* saik: faktör, etken, güdü
ing. motive 
hukuk. faili suça iden neden 

* praksis: Amacı kendine dayalı ahlaksal eylem 
lat. gerçek  

* Bu ara ne mücesseme el değdiresim ne müşahhasa gönül indiresim var 
cisim vs somut 

* sathi: yüzeysel

* İnsan, kendi ağrısını bilir; ama başkasının ağrısı olduğuna inanır.
Wittgenstein 

* Herkesin içinde uyuyan küçük bir zalim var; insanlığımız uyuklamaya başladığında o hemen sinsice gözlerini açıyor. 
Tarihin en büyük zalimleri bile, daha önce sadece küçük sevimli bir çocuktu. Küçük insanlık imtihanlarını kaybede kaybede büyüdüler, çirkinleştiler, zalimleştiler. 
Zulmün büyüğü gözler önündedir, ama küçüğü, gündeliği, bizden bize, bizden başkalarına, bizden doğruluğa doğru olanı o kadar kolay görülmez. Zulüm zulümdür oysa, azı azı kadar, çoğu çoğu kadar... 
Gökhan Özcan  

* Kafan çok güzelmiş canım, güle güle kullan.

* meyyit: ölü 

* saraka: alay 
Yunanca "sarkasmos" kelimesinden gelmektedir.

* avdet etmek: dönmek

* Seksten zevkli, aşktan güzel, sevgiden değerli şey...

* ceteris paribus: Etkisi araştırılan değişken dışındaki her türlü parametrenin sabit tutulduğu ve tekrar hareket etmeleri için bir sonraki teoremi beklemelerini gerektiren ve çok çok faideli olduğu hararetle iddia edilen bir varsayım.

* hamakat: ar. aptallık. Kökü 'humk'tur. 'Ahmak' sözcüğü de bu kökten gelir. 

* maişet: Aileyi geçindirmek için yapılan iş, geçim yolu, ekmek teknesi. 
medar-ı maişet motoru

* Bir ay susmadan konuşsa konuşmadan susarım.

* Aleme cellat lazımsa sen olma.

* Bu dünyada dertsiz baş bostan korkuluğunda bulunur.

* Patience is not the ability to wait but the ability to keep a good attitude while waiting. 

* teşevvüş: Osmanlıca hukuk terimi. Meali: karışıklık. 

* It is a better strategy to be consistently good than occasionally great. 
* Read more. Nothing else will so quickly make you wiser. 
* Always do the right thing, even when you think no one is watching. 
* Most of the answers you need already exist in someone else's head; find those people.

* Too little ego, and you waste your potential; too much and you waste everyone else's. 
* Alone we can do so little, together we can do so much! 
Helen Keller 

* eskatolojik: Dünyanın sonu ile ilgilenen Tanrıbilim dalı. 
Semantik olarak Yunanca son, bitiş, anlamına gelen eskatos ile bilim anlamına gelen logos'tan oluşmuştur. Ölümötesi bilimi denebilir Türkçe olarak.

* dadaizm: 1916'da doğup dil ve estetik kuralları tanımayan, kelimelerin anlamlarına değer vermeyen, anlatımda başıboş ve alabildiğine geniş çağrışımlara dayalı bir yol izleyen, bile bile kapalılığa sapan, savaşa ve toplumsal güvensizliğe karşı başkaldırmayı ilke edinen bir sanat ve edebiyat akımı... 

* muti: İtaat eden, boyun eğen
* mutemet: Arapça itimat kökeninden gelen kelime, güven ehli adamı ifade etmektedir 
* muteber: Geçerli, saygın, itibar edilen, saygı gösterilen, hatırı sayılır, yürürlükte olan 
* bedbin: Farsça'dan aldığımız kavram, kötümser, karamsar.
 bed= kötü bîn = bakmak

* okkültist: İnsan ve cin şeytanlara hizmet eden, o alanda çalışan kimselere denir. Mesela büyü yapan kişi şeytanla kesin bir ilişki içindedir. O zaman büyü yapan kişi de okkültist oluyor. Gizemci.
okkültizm: Şeytanın kültürüdür. 

* irşat etmek: Doğru yolu göstermek, uyarmak.
* medfun: Defnedilmiş olan yani gömülmüş. örn: Fikret Mualla Karacaahmet Mezarlığı'nda medfundur. 

* Bir deli, ötekiyle empati kuramayan kişidir.

* tevekkülsüz tedbir 

* mukadderat: alınyazısı. Arapça "kdr" fiil kökünden gelir.
mukayyet: Bağlı olan, bağlanmış. Bir şart veya kayıtla bağlı olan. Yazılmış, yazılı, kayıtlı. Ar. kayıt ile aynı kökten gelmektedir.

* Better safe than sorry.

* Sınıfının en gözde öğrencisi.

* eklektik: Yunanca ve Latince "seçmek" anlamına gelen "eligere"den gelir. Felsefik anlamda "her sistemin sunduğunun en iyisini almak" gibi algınalabilir. Modadaki anlamı için; birbiriyle uyumsuz parçaları bir araya getirip uyumlu bir bütün yaratmak. 

* No one has ever drowned in sweat. 
Lou Holtz 

* If you wait for perfect conditions, you will never get anything done. 
Ecclesiastes 11:4 

* Motivation is what gets you started. Habit is what keeps you going. 
Jim Ryun 

* Tanrı söz konusuysa hepimiz körüz. 

* Bu tarz saçmalıklara parasını harcamak isteyenler uzun süre sahip olmaya niyetli değildir.

* Seni doğuran ananın amına beton dökeyim orospunun evladı. 

* negative splits: the second half of the race faster than the first half

I must say I don’t feel my age. Others are astonished, I’m not.
Ekaterina Karsten, 41

* Hızlı, ucuz ve iyi. Bunlardan ikisini seç. Eğer hızlı ve ucuzsa iyi değildir. Ucuz ve iyiyse hızlı değildir. İyi ve hızlıysa ucuz değildir.

non-academic activity 

* The most difficult part is waiting for the start. It turns out that a difficult start is not the one that is difficult to execute but the one that is hard to wait for! When I realised that there is no limit to perfection and learned to cope with waiting for the start, things got a lot easier. 
a rower

* all in all

* I was hoping to, but I wasn't expecting to. 

* I really have to win - either win or expose myself to the possibility.

* Interview w a rower
Thornton seemed to find what many of the best athletes are able to harness: the right balance between self-doubt, which pushed her to work harder, and the self-confidence that told her she could.
She says the key to it all is loving what you’re doing. “It’s a matter of choices, not sacrifices."
She tried to use rowing as a vacation from studying and vice versa; one was a mental break, while the other was a physical break. 
Despite the feeling of loss, the skills learned through rowing, Thornton believes, have helped propel Thornton’s medical career. “One of the big parts is that you become comfortable with working hard in rowing and you learn that complaining doesn’t help you,” she says. It was the 'relentless pursuit of perfection' that kept Thornton rowing for nine years and has driven her through medical studies. “Of course," adds Thornton, "there is also the teamwork, dedication and commitment. I don’t know why I’m motivated to work for someone else, but I am.” 
Thornton has pulled from this stockpile of lessons learned on the water and has used them to her advantage in her professional life. 

* Strong is the new skinny

* Your girl does pilates, I do pull ups!

* Thanks to crossfit. I clean, I jerk and I have a nice snatch! 

* Bugüne kadar crossfit hadisesine bulaşıp da vücudu kötü olan, vücudundan memnun olmayan, bir omzundan diğerine otobüs kalkmayan, kıçıyla ceviz kıramayan bi tane hatun/adam görmedim.

* Jack of all trades, master of none, 
oft times better than a master of one.

* work hard. eat clean. talk dirty.

* crossfıtık 

* greg glassman the wodfather 

* Your workout is my warm up.

* Bunun hakkındaki en büyük yanılgı, tv'de veya internet'te crossfit yapan adamları görüp onlar gibi olacağını sanmak. Basket oynamaya başlayınca Lebron gibi olacağını sanmaya benzer.  

* crossshit 

* One size fits all.

* İş hayatında da sporda da yıldız oyuncular vardır. Bu oyuncular, takım üyesi olmakla birlikte herkesin kabul ve takdir ettiği üstün niteliklere sahiptirler. Yıldız oyuncuların ön planda olması, kendilerinden daha çok söz edilmesi, daha yüksek gelir elde etmeleri doğaldır. Bu nedenle yıldız oyuncuların “eşitler arasında daha eşit” bir konumda olmasını bütün takım üyelerinin kabul etmesi gerekir. Adalet bunu gerektirir. Başarılı olmak isteyen bütün takım üyeleri,  üstün yetenekli yıldızları takımda tutmak, onlarla bir amaç birliği içinde olmak isterler. 

* Ertelediğiniz işleri yapmak için bir zaman dilimi belirleyin ve yapacaklarınızı öncelik sırasına koyun.  

* Kol kırılır yen içinde baş kırılır fes içinde kalır.

* Belli bir yaştan sonra insan vücudunda büyüyen tek şey kanserdir. 
Psikolog James Hillman 

* On the highest throne in the world, we still sit only on our own bottom.
Michel de Montaigne 

* Generosity is giving more than you can, and pride is taking less than you need.
Khalil Gibran 

* ODTÜ vs BÜ
Medyanın sanal gündem yaratma çabasından başka bir şey olmayan rekabettir. Zira Boğaziçi ve ODTÜ kardeş üniversitelerdir ve zirve bir yerlerimize girecek kadar sivri olmadığından da ikisi de zirvededir. 
Böyle bir rekabet varmış gibi yapılarak diğer üniversitelerin durumu unutturulup onlara da zirve yolu açılmaya çalışılmaktadır. Fakat hepsi beyhude çabalardır. Çünkü yarı yolda bile olmayan üniversiteler için zirve hayalden öteye geçmemektedir. 

* ad hoc: Bilimde teoriye ters düşen, teoriyi çürüten herhangi bir özel duruma karşılık üretilen, teorinin devamına yönelik olayı açıklamak için kullanılan -uydurulan- hipotezler. Ki kimi zaman bunların bilim mantığına uymamasına rağmen çok yararlı oldukları da görülmüştür.  

* Spanish proverb 
Speak only when your words are more beautiful than the silence.  

* Bir kulağa baktığınızda, onun neyi duymakta olduğunu göremezsiniz. Bir göze baktığınızda, o gözün sahiplerinin sadece neye baktığını değil, neyi duymakta olduğunu da bilirsiniz. 

* Tek başına amaçsız dolaşabilirsin, ama iki kişi mutlaka bir yere gidiyordur. 
Vertigo 

* I see fit people.

* If hunger isn’t the problem, then eating isn’t the solution. 

* Tap into that one fear that drives greatness - the fear of regret. 
Betty Liu 

* arrow of time

*

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ekinler dize kadar

1. Ekinler dize kadar, fener gel bize kadar Sana bir şey göstersem, kasıktan dize kadar Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 2. Çıktım taşın üstüne, açtım bacaklarımı Altımdan geçen fener, yesin ta.aklarımı Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 3. Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu Fener sana bi koysam, fizandan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın.. 4. Mektup mektup içinde, mektup zarfın içinde Dur oynaşma fenerbahçe, azcık kalsın içinde Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 5. Fenermiş onun adı, severmiş büyük malı Ne yapsın yavru serçe alışmış koca .ike Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 6. Gittik biz kadiköye, koyduk fenerbahçeye Bakirelik gidince, düştü genel evlere Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 7. Fener demek g.t demek, herkese veren demek Bizim başımız kel mi, bize de vermen gerek Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 8. Fenerim kapı gibi, aspirin hapı gibi Akşamda

Kırık Kalpler Bankası

İhvanımız sormuş bize Demiş kimdir muradınız Biz gizleriz, açık olmaz Kendin açar, muradımız Sözü nefesten uçuran Aslanı kafesten kaçıran Kalbi, tertemiz getiren Odur bizim muradımız Hırsız iken çalmam desin Âlim iken bilmem desin Aşık olsun, sevmem desin Budur bizim muradımız