Ana içeriğe atla

pinkfreud

* Devletin önünde beni tercih etmediği yetmezmiş gibi bir de başka bir kadını tercih ettiğini onaylıyor. İşte asil canımı acıtan bu! Yoksa derdim terk edilmek değil.

      * Coco Channel " Moda geçici ama stil kalıcıdır"

* Demek ki en yakın arkadaş olsa bile kadın önce kadın, sonra en yakın arkadaşmış. Yani kadın kadına alışverişe çıkmak, Yunanistan sinirini elini kolunu sallayarak pasaportsuz geçmeye çalışmak kadar tehlikeli ve yersizmiş.

* Bilirsiniz Türk kadınının mecburen yaptığı bir taklit vardır yatakta. Hayır, orgazm taklidi değil. Onu yapmayan dünya kadını yok zaten. Ama namuslu ülkemin istinasız her kadını bir erkekle ilk sevişmesinde "sevişmeyi bilmiyormuş" taklidi yapar. Sebebi de çok belli: Yatakta yılan gibi kıvrak olan kadına suçlayıcı bir tavırla soru soran Türk erkeği. "Böyle sevişmeyi nereden öğrendin? " "Anandan öğrendim."

* Yaklaşık 50 santim uzunluğunda bir yaratık 5+1 dolby stereo ses sisteminin çıkarmadığı gürültüyü bir anda çıkarmaya başladığında, hiç bir çocuğun olmadığı, cennet kadar huzurlu ve sessiz bir Dünya hayal etmekten alıkoyamıyorum kendimi.

* Bir canlının diğer bir canlıya duyabileceği en yoğun sevgi türü, hayranlıkla yoğrulmuş bir sevgi. Tükenecek gibi değil! 

* Ömrümün sonuna kadar, beni telefonla aramayı her geciktirdiğinde "acaba başka bir kadınla mı?" diye düşünerek yaşamayı dahi göze alabilirdim ama oturup karşılıklı iki kelam edemeyeceğim bir adamla geçireceğim hayatın dolapta kalmış üç günlük ıspanak tadı kadar sıkıcı olma ihtimalini göze alamadım.

* Al sana adam gibi ufak bir buket çiçek. Ama yok, beyefendiye kim öğrettiyse, tek kırmızı gülün romantik olduğuna inanmış. O kırmızı gül saatlerce tango yapmaktan terlemiş kıvrak bir İspanyol erkeğinin dudakları arasında bize gelmediği sürece o gülü bağrımıza basmamız mümkün değil, anlayın artık!

* Ayrıldığımızdan bu yana ilk karşılaşmamız. Her gün girip internetteki profilinden resimlerine bakıyorum ama o sayılmaz, bu ilk.

Hayatımın aşkını tango kursunda bulabileceğime inanıyorsam, neden internette bulamayacakmışım ki? Hem de topuklu ayakkabılar ayağıma vurmadan, oturduğum yerden koca bulmuş olurum. Fena mı?

* Çok da kotu değilmiş internetten flört etmek galiba. Saçma sapan kafelerde, restoranlarda geçireceğimiz, birbirimizi tanıma dönemini kendi evlerimizde, kıçımızda pijamamız yatağın üzerine yayılmış olarak geçiriyoruz işte.

* Dünya üzerinde milyarlarca insan var. Çinlisi, Afrikalısı, zencisi, cücesi, güzeli, çirkini çeşit çeşit ve hepsinin sadece bir ortak noktası var: herkes birinin eski sevgilisi. İster uzaya çık, ister kanserin tedavisini bul, istersen beş üniversite bitir, eğer görücü usulü evlenmediysen, birileri tarafından mutlaka "eski sevgili" olarak anılmaya mahkumsun. Herkes birinin eski sevgilisiyken, herkesin bir eski sevgilisi varken gel de birisinin yeni sevgilisi ol kolaysa. Peki, etraf hınca hınç geçmişten hayaletlerle doluyken nasıl sağlıklı bir ilişki kurabiliriz?

* Dünyanın en gereksiz ve en saçma sosyallik aktivitesi dışarıda kahvaltı. Bungee jumping yapmanın, lunaparkta kamikazeye binmenin bile kendi içinde mantıklı sebepleri olabilir ama dışarıda kahvaltı etmenin bence mantıklı hiç bir yanı yok. Sabah sabah kalkmak yetmiyor bir de dışarı çıkıldığı için süslenmek gerek. Yeni uyanmış balkabağı gibi surata makyaj yap bakalım, ne oluyor? Olmuyor tabii. Akşamdan kalma, üç günlük makyajıyla gezen Amy Winehouse'a benziyorsun en fazla.

* Vay efendim kadınları anlayamıyoruz, çok karmaşıklar. Gel sen regl ol bakalım 40 derece sıcakta, ondan sonra konuşalım.

* Bütün bunların içinde tek geçtiğim bir olay vardır ama telefonu masanın üzerinde bırakmak. Bu sevgiliye çekilmiş en büyük " bana güven " restidir. Ama öncesinde dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Önce bütün erkek isimleri kız isimlerine çevrilir, son arama kayıtlarında sadece aile ve onun ismi bırakılı, msj kısmındaysa indirim ve reklam msjları silinmez ama diğerleri sonsuzluğa yollanır. İşte sevgiliyle bas basa bırakılacak mükemmel telefon.

* Artık uzay çağındayız, otuzlu yaşlara da az kaldı ama gel gör ki hala hoşlandığı kıza arkadaşıyla haber gönderen insanlar yaşıyor galaksimizde.

* Erkekler birlikte oldukları kadın sayısının iki katini, kadınlar ise birlikte oldukları erkek sayısının yarısını söylermiş hep karşılarındakilere.

* Aynı anda iki erkeği aylarca idare edebilirim belki ama aynı anda hem vites, hem debriyaj, hem aynalar, hem sürüş kontrolünü sağlamam mümkün değil. 

* Mesela sırf kumandayı almaya üşenip saatlerce dini mucizeleri anlatan üçüncü sınıf dizileri izleye izleye uyumuşluğum çoktur.

* İşten eve gelince makyajımı çıkarmaya üşenen ben, hangi akla hizmet iki saat spor yapabileceğimi düşünüp o kadar parayı verebildim bu konuda hiçbir fikrim yok. 

* Hayatımızdan çıkardığımız birinden haber almamız için ancak ölmesi gerekiyor, aksi halde bu çağda birinin izini tamamen kaybetmek mümkün değil. Internet sağ olsun, eski sevgilimiz dün ne yemiş, en son hangi kitabı okumuş, izlediği maça nasıl sinirlenmiş gibi hayatındaki en ufak detaya kadar her şeyi öğrenebiliyoruz.

* Benim için aşkın en güzel ölçütü sevgilinin yanında utanmadan iki porsiyon İskender söyleyebilmektir. Hele bir de utanmadan o İskender’in son pidesiyle tabaktaki sosu sıyırabiliyorsan, o ilişki oturmuş demektir. Tabaktaki son pideyi sosa bulayıp çatalın ucunda kendi elleriyle bana uzatan adamı bulmadan rahat etmeyeceğim. 

* Hasta olduğumda bana soyu tükenen pelikan muamelesi yapar. 

* Annemden aldığım "
her şeyin en ama en kötüsünü düşünmek" özelliğim anında devreye girdi ve kafamda olur olmaz senaryolar yazmaya başladım. 

* En paspal kadın bile vücudundaki tüyleri aldırmak için ağda yapıyor bu memlekette. O yüzden "çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır" diyeni döverim. Asıl çirkin kadın vardır, bakımsız kadın yoktur. Ben dahil çevremde tanıdığım bütün arkadaşlarım " bakımlı kadın " sınıfına giriyor. 

* Biz kılsız, fonu muazzam, makyajı kusursuz bir şekilde gezerken erkeklerin evrimini tamamlayamamış maymun gibi gezmeleri ve bunun doğal karşılanmasını da kabullenemiyorum bir türlü. Özellikle de ağda yaptırırken geliyor bu aklıma. Ben o işkenceyi çekiyorum, niye? Yatağı kıl içinde bırakan bir ayıyla vakit geçirmek için.

* Her dakika "Acaba birine msj mi attı? Biriyle flört mü ediyor yoksa?" diye düşünüp delirmiş bir halde yasamaktansa, hayatımın aşkını bulamamış bir şekilde yoluma devam etmeye karar verdim ve  XY'den ayrıldım.

* Şu hayatta lağım faresinden çekinmem, sevgilinin annesiyle tanışmaktan çekindiğim kadar. 

* Erkeğin sevişirken gözlerini kapayıp başka bir kadını düşünmesi de aldatmadır. İşin fiziksel boyuta varmaması tüm bu şeyleri mahzur kılmaz. Düşünce sucu ilişkideki en büyük suçlardan biridir. 

* Bir erkeğin bedenini ele geçirmek kadınlar için çok kolay ama kafasının içine girmek, orada kalmak zor.

* Belki sevgililerim benimleyken başka bir kadınla olmadılar ama benim "sadece beni sevsin" tutkum yüzünden benden başka bir canlıya hissettikleri en ufak sevgiyi dahi aldatma olarak saydım hep. Ne büyük bir ızdırap! Hangi canlıya sonsuza kadar sahip olabilirsin ki? Eve kedi bile alsan on yıl sonra ölüyorlar, erkeğin bir kadına duyduğu sevgi o kadar bile sürmez.

* Bir erkeği yatağımda başka bir kadınla yakalasam bile affedebilirim ama slip mayo giymesini asla affedemem. 

* Adamda geceliği iki asgari ücret eden otele gelip kalacak para var ama bir kısa kollu tişört alıp giyecek zevk yok.

* Kimseyi dış görünüşüyle, kıyafetiyle yargılayacak kadar yüzeysel bir insan değilim ama X'i görmeniz lazımdı. Aklım hayalim almıyor bir erkeğin dolabında nasıl öyle bir takım elbise olabilir, nasıl o takım elbiseyi tatile gelirken getirebilir ve hangi akla hizmet o elbiseyi bir kadınla ilk buluşmasında giyebilir? 

* Ama hiç bir zaman vazgeçmedim bu sevdadan. Sanata yeteneğim yok diye sanattan uzak kalmadım. Sürekli filmler izledim, müzeler, sergiler gezdim. İlla üretmek zorunda değilim sonuçta. Tüketsem de olurdu. Yemek yiyorsunuz diye siz dünyanın en iyi aşçısı mısınız ki?

* "Fotojenik değilim" bahanesi bir çirkin kadın marsı olarak bilinse de öyle değil. Aynaya bakıyorum, zaman zaman kendimi çirkin hissetsem de "iyisin, iyi" deyip omuzuma bir öpücük konduruyorum. Fakat iş fotoğraf çektirmeye gelince su görmüş kuduz kopek gibi kaçıyorum bütün makinelerden. 

* Eğer ben de Semih'le çok mutlu olsaydım, onun insanı çileden çıkaran davranışları da bu kadar koymazdı bana. Mesela hayatımda hiç karpuz yememiş olmayı da isterdim. O zaman canım kışın ortasında karpuz çekmezdi. Tadını bilmediğim bir şeyi istemezdim umutsuzca.  Bora'yı da tanımasaydım, aşkın ne olduğunu bilmeden yaşayıp gitseydim.

* Bir adamın alnında üçüncü gözünün çıkma ihtimali, değişme ihtimalinden daha yüksek.

* Herkesin farklı olduğu bir dünyada, insanların sana mutluluğu yaşatma yöntemi niye aynı olsun ki?

* Anı dediğin sadece sırta vurulmuş bir yük.

*

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ekinler dize kadar

1. Ekinler dize kadar, fener gel bize kadar Sana bir şey göstersem, kasıktan dize kadar Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 2. Çıktım taşın üstüne, açtım bacaklarımı Altımdan geçen fener, yesin ta.aklarımı Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 3. Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu Fener sana bi koysam, fizandan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın.. 4. Mektup mektup içinde, mektup zarfın içinde Dur oynaşma fenerbahçe, azcık kalsın içinde Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 5. Fenermiş onun adı, severmiş büyük malı Ne yapsın yavru serçe alışmış koca .ike Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 6. Gittik biz kadiköye, koyduk fenerbahçeye Bakirelik gidince, düştü genel evlere Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 7. Fener demek g.t demek, herkese veren demek Bizim başımız kel mi, bize de vermen gerek Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 8. Fenerim kapı gibi, aspirin hapı gibi Akşamda

Kırık Kalpler Bankası

İhvanımız sormuş bize Demiş kimdir muradınız Biz gizleriz, açık olmaz Kendin açar, muradımız Sözü nefesten uçuran Aslanı kafesten kaçıran Kalbi, tertemiz getiren Odur bizim muradımız Hırsız iken çalmam desin Âlim iken bilmem desin Aşık olsun, sevmem desin Budur bizim muradımız