Ana içeriğe atla

Beni Hep Sev - Pink Freud 3

* Her insan kendini bilir. Kimse başkasının acısıyla ilgilenmez.

* Atatürk'e Kemal ismini veren matematik öğretmeni edasıyla...

* Bora'nın beni aramadığı her gün öldüm. Sabahları dirildim, akşamları yine öldüm.

* Herkesin üzüntüsü bile coolken, benimkisi neden köy düğünü gibi?

* Hafta içi izlediğim dizilerin tekrarından başka bir şey yoktu kanallarda. Neden hafta sonu TV kanalları bile üvey evlat muamelesi görür ki? Hafta sonu evdeysen eskilerle yetineceksin, yeni eğlence yok sana diye bağırıyordu resmen tüm kanallar. Meğer hafta sonu dışarı çıkmak zorunluluk olmuş da benim haberim yok.

* Eğer o kadınsa ben bu tayt ve spor ayakkabılı halimle dolmalık biber falandım herhalde.

* Kaç yaşındasın ki?
- Ben diyeyim 25, sen de 26.
- ... Hatta ben de sana sorayım ödeşelim. (yaşını)

* Senelerdir vapura binmemek ne ya, uzayda mı yaşıyordun?

* Vapura binenler İstanbul'u içine çekmek isteyen, Topkapı'yı her gördüğünde hala tüyleri diken diken olan, Haydarpaşa yandığında içleri yanan insanlarmış gibi geliyor bana. Motor bir ihtiyaçken vapur bir keyif unsuru ve benim tek aşkımdır o kadar.

* Ankara'da ya okunur ya da aşık olunur zaten.

* Bora ile olan ilişkimde yaşadığım hezimetten sonra ve tam da "aşk meşk benden uzak dursun" dövmesi yaptıracak kıvama gelmişken Emir'le hiç de ilerlemek istemiyorum.

* Herkesten kork ama en çok, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insandan kork!

* Bazen kafamın içinde beyin yerine bezelye tanesi olduğunu düşünüyorum.

* Hayatlarımız o kadar farklıydı ki, birbirimize anlattığımız her şey uzay gemisi kontrol paneli gibi geliyordu.

* Yaralı kadınlardan uzak durun, henüz yara almamış biriyle tanışırsanız da kendinizi siyah çöp poşetine koyup Mamak çöplüğüne bırakın. Çünkü ona bu yaraları açacak bir sonraki hayvanın siz olduğunu hepimiz biliyoruz.

* Kıskançlığın sevgi gösterisi olduğuna inanan, iflah olmaz bir kezbanım.

* Çok iyi anlaştığın biriyle sevgili olmak, her akşam en sevdiğin yemeği yemek gibi.

* Yalnız bir kadın olmanın acısı, en çok da çift kişilik yorgana nevresim geçirmeye çalışırken çıkıyor. Kıyıya vurmuş balina gibi debeleniyordum yorganı nevresimin içine sığdırmaya çalışırken.

* Kafandakileri birine anlatmadığında, kafanı içten içe yiyip bitirmeye başlıyor o düşünceler.

* Kalbimden sonra, olan üç kuruşluk beynim de eriyip gitti.

* Kadınların ayakkabıya zaafı vardır derler ama bence ayakkabı kutusuna zaafımız var.

* Sen aylar sonra dön, muhteşem bir gece geçir, sonra seviştiğin kadın yanında ağzı bi karış açık salyaları yastığa aka aka uyusun. Böyle bir görüntüden sonra "Ben Nepal'de bir fille evleneceğim, seni artık sevmiyorum!" dese sesimi çıkaramam.

* Başına aynı şeyin ikinci kez gelmesine izin veriyorsan düpedüz salaksındır.

* Başkalarının doğrularıyla yaşamaktansa, kendi yanlışlarımla yaşamayı tercih ederim.

* İnsan hataları genelde tek başına yapıyor, ama sonuçlarına yalnız katlanamıyor.

* Beynimi dinleyip mutlu olmaktansa, kalbimi dinleyip mutsuz olmayı tercih ediyorum.

* Yalnız yaşamak güzel ama sevgilisi olan birine yalnız yaşamak ıstırap gibi, her an kapına gelebilir. E bu ihtimal söz konusu olunca da donun her zaman temiz olmalı, bulaşıklar her zaman yıkanmış olmalı, etraf hep derli toplu olmalı! En önemlisi evde başka kimse olmamalı!
Bir de yalnız yaşamak insanı özgürleştirir derler. Parmaklıkları olmayan hapiste gibi hissediyorum kendimi.

* "İzlemesem de ses olsun." mantığıyla televizyonu devamlı açık tutan kaç kişiyiz şunun şurasında?

* En yakın arkadaşının sevgilisiyle anlaşamamak, kendi sevgilinle anlaşamamaktan daha zor.

* Kocaman süpermarkete geldiğimizde etraf bizim gibi iş çıkışı alışveriş yapan insanlarla doluydu. Para kazanmaya başlayınca o parayı normal saatlerde harcayamıyorsun, evde uyuyor olman gereken bir saatte domates seçiyorsun senin gibi zavallı kölelerle.
Büyümek buysa, keşke çocuk kalsaydım.

* Böyle düşünmesine katlanabilirim ama bunu söylediğini duymak benim için fazlaydı.

* Birini ikinci kez sevmeye çalışmak, onu affetmekten çok daha zormuş.

* Affetmek unutmak değilmiş.

* İnternet, insanların bizi nasıl görmesini istiyorsak öyle davrandığımız bir tiyatro sahnesi değil miydi zaten?

* Evde mis gibi wirelessımızla oturmak varken, 3G işkencesine mi katlanalım dışarıda?

* Adamın elinde bariz şort var, ben kumaş henüz icat edilmemiş gibi davranıyordum. (odasında bir erkek şortu yakalanınca...)

* Bir demet marul olsan bile bir şeyler hisseder, kuşkulanırsın.

* Dünya sikine minare götüne bir adam işte...

* İki ucu değil, tamamı boka bulanmış bir değnek benimki.

* "Atom bombasından koşarak kaçmaya çalışan Türk" davranışları sergilemektense...

* Hemen tersinden anlama dediklerimi Ayı burcu!

* Bora-Pelin Vol.2

* İçim içimi yiyor, şeytan dürttükçe dürtüyordu. Ne dürtmesi, sopasıyla kafama vuruyordu resmen.

* Geleceğimin bok gibi olduğunu öğrenmek için bir de üstüne para mı verecektim!
Mallık da değil bu aslında, çaresizlik. İnanacak bir şey, tutunacak bir dal, dışarıdan bir fikir istiyor insan. Kendi aklın bazı şeylere yetmiyorsa böyle saçmalıklar peşinde koşuyorsun işte.

* Aslında üzücü bir meseledir ailenin dağılması ama bir anda iki evin olur, iki kere doğum günü kutlarsın, iki kere tatile çıkarsın, ikisi de sana yaranmak için, aile eksikliği hissettirmemek için bir dediğini iki etmez. Hayat bir anda iki katı güzelleşir. İki sevgilili olmak da böyle bir şeydi işte. İkisinin birbirinden haberi olmasa da, iki hediye alıyordum, iki kere sinemaya gidiyordum, iki kere sevişiyordum, iki kere dışarıda hesabi onlara ödetiyordum.

* Arkadaşlar birbirini doğru yola getirir, ama en iyi arkadaşlar hataları beraber yapmak içindir.

* Hayatım boyunca bu falcı kadar pinti ve fakir arkadaşlarım olmadığından ödemeli aramayı nasıl kabul edeceğimi bilemedim ve yanlışlıkla meşgule düşürdüm telefonu.
Cinli perili bir insanın suratına telefon kapatmak ne demektir bilir misin sen Abidin? Ben bilirim.

* Birlikte salaklıklar yapabildiğin birine aşık ol, seni mükemmelleştirmeye çalışan birine değil!

* Tamam fala inanmak aptalca bir şey ama kadındım en nihayetinde. Böyle aptallıklara üç saniye inanır, üzerine üç saat düşünür, üç gün sonra hatırlamazdım bile.

* Sinirden telefonu filmlerdeki gibi deniz fırlatmak geldi içimden. Ama daha yüz milyonuncu taksitini dün ödemiştim, nasıl atacaktım milyarlık aleti suya! Her zamanki paragözlüğüm, duygusallaşmama bile izin vermiyordu.

* Zaten bende şans olsaydı, soyadım Sabancı olurdu.

* Birinin kendini bana affettirmeye çalışması, çok sık başıma gelen bir hadise değildi. Çünkü genelde hatayı yapan taraf ben oluyordum. Ve her hatamda da salak gibi yakalandığım için, affedilme çabalarını hep ben üstleniyordum.

* Aslında Emir özür dilese, ne bileyim bir çiçek, hadi bir de ufak bir hediye alsa zaten hemen boynuna sarılırdım. Ama Emir gitti şeytanın eline koz verdi, kendini suçlu hissetti karşımda!

* Birininki 30 yaşındaki adamı emzirecek kadar çok sever, öbürününki çocuğa bir kere bile sarılmaz.

* Allahım sen şuracıkta canımı alıver, hiç uğraştırma beni lütfen. Ben cehennemin yolunu kendim bulurum.

* Fakat gelen hediye karşısında onu çok çok çok beğenmiş gibi yapmakta üstüme yoktur, bu bir gerçek. Bütün arkadaşlarımın ve ailemin bana nedense dünyanın en iğrenç hediyelerini almak gibi bir yetenekleri var olduğu için ben de yıllar içinde çirkin hediyelere karşı bağışıklık kazandım. Kömür parçası koysalar önüme Grammy kazanmış Adele gibi gözyaşlarına boğulabilirim.

* Lan pasaportumun rengini ne ara söyledim ben sana? Hadi ben söyledim, sen niye aklında tuttun bunu?

* Hayatımda ilk kez "first class" uçuyor olmanın coşkusuyla da Emir'e tekrar aşık oluverdim. Ne yapayım, böyle bir güce tapanım işte ben de. Bundan önce bindiğim bütün uçaklar traktör, ben de traktörü süren kocasının yanında oturan köylü kadınmışım onu anladım.

* Zaten yolculukta ya uyursun ya müzik dinlersin ya da müzik dinleyerek uyursun.

* Bedava bok verseler "Ohh ne de güzel sıcacıkmış!" deyip yüzüne sürecek tıynette bir insan olduğumdan elbette ki beleş içkiyi reddetmedim.

* Dürüstlüğün, kendini rahatlatıp karşı tarafı üzmekten başka hiçbir işe yaramadığını farkettiğimden beri hep yalan söylerim.

* Sonra vay efendim, "Evlilik aşkı öldürüyor mu?" Öldürmüyor ama çok fena süründürüyor.

* Tuş kilidi şifreli olan erkekten korkmam ama şifreyi değiştiren erkeğin bir boklar yediğine eminim!

* Bir insan salak olur, bir kere yakalanır. Bir insan gerçekten salak olur ikinciye yakalanır. Ama artık Bora kadar çok yakalanınca bu salaklık değil, düpedüz yakalanmak istemektir.

* Ama içimden hiç de ağlamak gelmedi. Hayatında en değer verdiğin insanı bu şekilde kaybettiğinde, acının geçmesi için ne kadar ağlayabilirdin ki!

* Hayır Instagram gibi bok koysan filtreler sayesinde sanat eseri gibi görünen bir mecrada bile bu çirkin fotoğrafı nasıl çekebildiğini gerçekten anlayamıyordum.

* Hayatım, gerçeklere bu kadar bağımlı olmasaydı, karar verdiğim anda Emir'in yanına gider, yanıma tek bir parça eşya bile almadan yepyeni bir hayat kurardım onunla.
Ama gerçek hayat seni mutlu etmediği gibi mutsuzluktan da öldürmeyip süründürüyor.

* Eski sevgilin uçağını bırakıp sana gelmiyor, biletlerini yırtıp senin kollarına atılmıyor, sen sadece metroya girerken çekmeyen 3G bağlantınla ne boklar yediğini takip etmeye çalışıyorsun elindeki telefonla.
Gerçek hayat bu kadar acımasız ve sıkıcıydı.
Emir de Bora da acı bir şekilde hayatımdan çıkınca farkettim ki benim derdim erkeksizlik, aşksızlık, yalnızlık korkusu değildi. Benim derdim can sıkıntısıydı!

* Bora da beni terk ettikten sonra can sıkıntısından gözlerimden kan akacak, beynim kulaklarımdan eriyip akacak kıvama geldim.

* Sen aylarca bir gözü telefonda yaşamak, her dijital sesi onun attığı bir mesaj sanarak yaşamak ne demek biliyor musun Abidin?
Ben artık biliyorum, bok gibi bir şeymiş.

* Telefonun ucunda "Köpekler gibi pişmanım Bora!" diye ağlamamak için kendimi unuttum, başka birisi oldum, çünkü ben olsaydım dayanamaz arardım onu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ekinler dize kadar

1. Ekinler dize kadar, fener gel bize kadar Sana bir şey göstersem, kasıktan dize kadar Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 2. Çıktım taşın üstüne, açtım bacaklarımı Altımdan geçen fener, yesin ta.aklarımı Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 3. Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu Fener sana bi koysam, fizandan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın.. 4. Mektup mektup içinde, mektup zarfın içinde Dur oynaşma fenerbahçe, azcık kalsın içinde Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 5. Fenermiş onun adı, severmiş büyük malı Ne yapsın yavru serçe alışmış koca .ike Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 6. Gittik biz kadiköye, koyduk fenerbahçeye Bakirelik gidince, düştü genel evlere Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 7. Fener demek g.t demek, herkese veren demek Bizim başımız kel mi, bize de vermen gerek Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın... 8. Fenerim kapı gibi, aspirin hapı gibi Akşamda

Kırık Kalpler Bankası

İhvanımız sormuş bize Demiş kimdir muradınız Biz gizleriz, açık olmaz Kendin açar, muradımız Sözü nefesten uçuran Aslanı kafesten kaçıran Kalbi, tertemiz getiren Odur bizim muradımız Hırsız iken çalmam desin Âlim iken bilmem desin Aşık olsun, sevmem desin Budur bizim muradımız