Bütün çağların trajedisi bu, ku-ya-ra: kumda yatma rahatlığı. a-da-ko: ağaç dalı kompleksi. kuyara, alışılmış tatların sürüp gitmesindeki rahatlıktır. Düşünmeden uyuyuvermek. Biteviye geçen günlerin rahatlığı.
Ya adako ? Ağaç dalındaki gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır. Buna ben 'ağaç dalı kompleksi' diyorum. Genç hastalığıdır. kuyara çoğunlukla dişidir, adako ise erkek. Ağaç dalı kompleksine tutulmuş kişi tedirgindir. kuyara ise daima emin...
kuyara insanları toprağa dönüşür, ancak adako insanları hiçbir zaman atmosfere karışamazlar. Ölüm paklamaz onları. Ölüm bir tek kuyara insanlarını paklar. Toprak olurlar. adako insanları doğanın zorla kendine katmaya çalışmasına isyan ederek yaşarlar. Topraktan öteye gitmek isterler tüm yaşamları boyunca, ancak ne yazıktır ki yaşamlarının son deminde toprağa düşerler. Gözleri açık ölür bu insanlar. Gökyüzüne bakarlar. Bakışları atmosferde kalır, vücutları toprağa tutsaktır. Bunu bilerek yaşadıkları için de sonsuz bir elem içindedirler. Doğa adako insanlarına özgürlüğünü vermez.
adako insanı sorgular, doğa ruhla bedeni neden birbirinden ayırır? Ruhun yaşam boyunca bedene olan tutsaklığının öldüğü vakit sonlanmasını ümit eder, ancak ruhun bedenden ayrılması onu özgür(?) bırakmak için yeterli değildir. Ruh bilinmezliğe yol alırken, bu kez bilinmezlik mahkum eder onu.
kuyara insanı ufalar. Ruhunu... Yaşadığı sürece toprağı ayaklarında hisseder. Bu, ona müthiş bir güven verir. Ölene kadar azar azar ufalar ruhunu, toprağa. Öldüğü an, ruhu tamamen toprak olur. Gözleri kapalıdır. düştüğü yeri görür. Güvendedir. Huzurludur.
Doğanın iki çocuğudur kuyara ile adako. Doğa, birine huzuru diğerine me'suru layık görür.
*
Ya adako ? Ağaç dalındaki gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır. Buna ben 'ağaç dalı kompleksi' diyorum. Genç hastalığıdır. kuyara çoğunlukla dişidir, adako ise erkek. Ağaç dalı kompleksine tutulmuş kişi tedirgindir. kuyara ise daima emin...
kuyara insanları toprağa dönüşür, ancak adako insanları hiçbir zaman atmosfere karışamazlar. Ölüm paklamaz onları. Ölüm bir tek kuyara insanlarını paklar. Toprak olurlar. adako insanları doğanın zorla kendine katmaya çalışmasına isyan ederek yaşarlar. Topraktan öteye gitmek isterler tüm yaşamları boyunca, ancak ne yazıktır ki yaşamlarının son deminde toprağa düşerler. Gözleri açık ölür bu insanlar. Gökyüzüne bakarlar. Bakışları atmosferde kalır, vücutları toprağa tutsaktır. Bunu bilerek yaşadıkları için de sonsuz bir elem içindedirler. Doğa adako insanlarına özgürlüğünü vermez.
adako insanı sorgular, doğa ruhla bedeni neden birbirinden ayırır? Ruhun yaşam boyunca bedene olan tutsaklığının öldüğü vakit sonlanmasını ümit eder, ancak ruhun bedenden ayrılması onu özgür(?) bırakmak için yeterli değildir. Ruh bilinmezliğe yol alırken, bu kez bilinmezlik mahkum eder onu.
kuyara insanı ufalar. Ruhunu... Yaşadığı sürece toprağı ayaklarında hisseder. Bu, ona müthiş bir güven verir. Ölene kadar azar azar ufalar ruhunu, toprağa. Öldüğü an, ruhu tamamen toprak olur. Gözleri kapalıdır. düştüğü yeri görür. Güvendedir. Huzurludur.
Doğanın iki çocuğudur kuyara ile adako. Doğa, birine huzuru diğerine me'suru layık görür.
*
Yorumlar